Özet:
Sitomegalovirüs (CMV), sağlıklı bireylerde asemptomatik seyreden ancak transplantasyon hastaları ve kazanılmış immün yetmezlik sendromlu (AIDS) hasta gruplarında ciddi mortalite ve morbiditeye sebep olan bir virüstür. Gansiklovir (GCV), CMV’ye bağlı enfeksiyonlarda morbidite ve mortaliteyi belirgin bir şekilde azaltan ve tedavide ilk tercih olarak kullanılan bir nükleozit analoğudur. GCV, insanda CMV hasta- lığının tedavisinde etkinliği gösterilmiş ilk ilaç olup, aynı zamanda asiklovirle homologtur. CMV hastalığını önlemek veya tedavi etmek için uzun süreli antiviral tedavi gereklidir, ancak bu durum direnç gelişimini beraberinde getirmektedir. CMV’de görülen antiviral direnç oranı %8-14 olarak bildirilmektedir. CMV izolatlarında GCV direnci en sık olarak UL97 kinaz gen bölgesinde görülmektedir. Bu çalışmada, immün yetmezliği olan hastalardan elde edilen CMV izolatlarında GCV direncinin araştırılması amaçlanmıştır. Hematoloji servisinde takip edilen 20 çocuk, 29 erişkin toplam 49 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. CMV DNA viral yükü ≥ 103 kopya/ml olan 49 hastadan elde edilen 53 örnek GCV direnci yönünden incelenmiş- tir. Çalışmada UL97 gen bölgesinin, 674 baz çifti (bp) büyüklüğündeki kısmında 3500 Abi Prism Genetik Analiz cihazı (Applied Biosystems, Thermo Fisher Scientific, ABD) kullanılarak yapılan Sanger dizi analizi yöntemiyle DNA dizileri belirlenmiştir. Bu yöntemle değerlendirilemeyen örneklere yeni nesil dizileme (NGS) yöntemi uygulanmıştır. Sanger yöntemi ile 53 örneğin 35 (%66)’inde GCV direnci saptanma- mıştır. Üç hastada ise C592G, C607S ve M460I GCV direnç mutasyonu tespit edilmiştir. Diziler karışık olduğundan, 15 örnekte Sanger ile direnç değerlendirilememiş ve NGS ile çalışılan bu örneklerde direnç saptanmamıştır. Toplam 49 hastanın 3 (%6.1)’ünde antiviral direnç mutasyonu saptanmıştır. Çalışmaya dahil edilen 20 hastada, literatürde bildirilen ve fenotipik testlerle ilaçlara duyarlı olduğu belirlenen üç varyant sekans (A442G, C592F, A427V) ile literatürde bildirilmeyen 78 varyant sekans saptanmıştır. Sonuç olarak, antiviral direnç saptanması hastaların takibinde önemli olup, tedavinin planlanmasında klinisyeni yönlendirmektedir. Sanger yöntemi ile değerlendirilemeyen örneklerin NGS ile çalışılması gerektiği ve ilk defa saptanan varyant sekansların ilaç direncindeki rolünün belirlenmesi için daha ileri çalışmalara ihtiyaç olduğu sonucuna varılmıştır.