Eğitim uygulamaların gelecekte nasıl evrileceği ile ilgili sorgulamalar, alanyazın
incelendiğinde, öğretmen davranışları açısından anlam kazanmaktadır. 21. yüzyıl insanının
davranış özelikleri paralelinde, gelecekte öğretmen davranışlarının nasıl şekillenebileceği ile
ilgili tartışmalar son zamanların en popüler ve ilgi gören konuları arasındadır. Teknolojinin
öğretmenin yerini alıp alamayacağı tartışması kısır bir döngü içinde ilerlerken, alanyazında,
bilgisayar, data projeksiyon, akıllı tahta ya da robotlar ile beraberinde kullanılabilecek teknoloji
destekli eğitim yazılımlarının, öğrenme sürecini zenginleştirebileceği, fakat öğretmenin yerini
tutamayacağına dönük kanıtlara rastlanmaktadır.
Teknolojinin -yapay zeka çalışmaları da dahil- öğretmenin düşünme ve düşünmeye
yönlendirme özelliğinin önüne geçemeyeceği veya yerini tutamayacağına ilişkin kanıtlar,
günümüzde öğretmen eğitimi alanında çalışan bilim insanlarını, öğretmenin bunu nasıl
yapacağı sorusunu cevaplamaya yönlendirmektedir. Bilişsel psikolojideki gelişmelerin de
etkisiyle, eğitimde üst-bilişsel düşünme süreçlerinin (problem çözme, analitik ve sorgulayıcı
düşünme, stratejik düşünme, özgün ve yaratıcı düşünme, öğrenmeyi öğrenme yolları üzerinde
düşünme, sentezleyici düşünme vb.) kullanılmasının öğretme-öğrenme ortamlarında önemi
daha iyi anlaşılmış, alanyazındaki çalışmalar öğretmenin filozofik düşünebilmesi ve bunu
çocuklara öğretebilmesine odaklanmıştır.
Çalışma, öğretmen adaylarının filozofik düşünmeye sahip olup olmadıkları temel sorgusu
üzerine, a) kişilik özellikleri açısından filozofik düşünebilmeye yatkınlıklarına, b) gelecekte
filozofik düşünmeyi öğrencilerinin öğrenme sorumlulukları açısından kullanabilmelerine
ilişkin olası düşüncelerini incelemektedir. Çalışma, kolay ulaşılabilir durum örneklemesi
kullanılarak ve gönüllülük esası dikkate alınarak bir devlet üniversitesi eğitim fakültesinde
öğrenim görmekte olan 3. ve 4. sınıf öğrencileriyle yürütülmüştür. Katılımcıları Sınıf Eğitimi
alanında öğrenim görmekte olan öğrenciler arasından 12 kadın ve 8 erkek öğretmen adayı
oluşturmaktadır. Araştırma, fenomenoloijk bir yaklaşımla desenlenmiştir. Veriler görüşme
yöntemiyle toplanıp içerik analizi kullanılarak analiz edilmiştir.
Inquiries about how educational practices will evolve in the future make sense in terms of
teachers’ behaviors when the literature is reviewed. In parallel with the behavioral features of
people in the 21st century, discussions about how teachers’ behaviors will be shaped in the
future have become among the most popular issues and have drawn intensive attention recently.
While whether technology can be substituted for the teacher is under discussion in a vicious
circle, there is evidence, in the literature, that technology-supported educational software along
with computers, data projectors, smart boards or robots can enrich learning processes of
students but they cannot be substituted for the teacher.
Evidence that technology including artificial intelligence cannot be substituted for or move
ahead of the teacher to think and to lead students to think, directs scientists in the field of teacher
training to answer the question: “How the teacher will do it?”. Due to the developments in
cognitive psychology, the importance of using metacognitive thinking processes (problemsolving,
analytic and interrogative thinking, strategic thinking, original and creative thinking,
analyzing, synthesizing, evaluating in thinking, and thinking on the ways of learning to learn,
etc.) in teaching-learning environments is better understood. Thus, the studies in the literature
have focused on the teacher’s ability to think philosophically and to teach it to children.The
study draws attention to the basic question of whether prospective teachers think
philosophically. The study has investigated the opinions of prospective teachers about their
ability a) to think philosophically in terms of personality traits, and b) to use their ability to
think philosophically in the future along with taking their students’ learning responsibilities.
The study has been carried out with junior and senior students who are studying at a faculty of
education at a state university. Volunteerism has been taken into account in participation. The
study group has included 12 female and 8 male prospective teachers studying at primary
education teaching programs. The study has designed phenomenologically. Data has been
collected via interview technique and analyzed using content analysis.