Uygur Türkleri, yerleşik hayata erken geçmeleri dolayısıyla sanat, edebiyat, mesleki
örgütlenme gibi konularda diğer Türk boylarına örnek olmuş, ayrıca yaşadıkları
coğrafyanın İpek Yolu kavşağında ve merkezî bir konumda olması nedeniyle hem
ticaret hem de kültürel üretim ve aktarımda önemli bir rol oynamıştır. Eski Türk
dini, Budizm ve Maniheizmin ardından İslamiyet’i kabul eden Uygur Türkleri, kabul
ettikleri dinin vecibelerini sosyokültürel hayatın merkezine yerleştirmişler. 10.
yüzyılda İslamiyet’in devlet dini olarak kabulünden sonra hem sosyal yaşamda hem
de geleneksel mesleklerin icrasında ve uygulamalarında dini unsurlar ağır
basmaya başlamıştır. 12. yüzyıldan sonra ise tasavvuf düşüncesi bu coğrafyada
yayılmış, geleneksel yaşamda belirginleşen ve sözlü kültüre dayalı dini mahiyetteki
kural ve kaideler yazıya geçirilmeye başlanmıştır. Nitekim 13. yüzyıldan 20. yüzyıl
başlarına kadar bu coğrafyada sayısız fütüvvet-nâme yazılmıştır. Uygur Türkleri
arasında geleneksel meslekleri konu alan ve “risale” adıyla anılan bu eserler,
genellikle 13 cm uzunluğunda, 9 cm genişliğinde ve daha çok cepte taşınabilecek
nitelikteki el yazmalarıdır. Bunlar çiftçilik, tüccarlık, ağaç oymacılığı, çobanlık,
sepetçilik, çömlekçilik, dericilik, aşçılık gibi mesleklerin ortaya çıkışını, mesleğin
pirlerini, mesleği icra edenlerin uyması gereken kuralları ve icra esnasında
okunması gereken ayet ve duaları içeren eserlerdir.
Makalede, Uygur Türkleri arasında 9. yüzyıldan itibaren geleneksel mesleklerin
nasıl şekillendiği, fütüvvet ehlinin zaman içerisinde ihtisaslaşması ve değişik
müesseseler teşkiline gitmesi, ihtisaslaşmaya paralel olarak genelden çıkıp hususi
bir gruba hitap eden “risale”lerin ortaya çıkışı ve risalelerden hareketle din-meslek
ilişkisi ele alınacaktır. Ayrıca Uygur Türklerindeki geleneksel meslek ve mesleki
örgütlenme ile “risale” adı verilen fütüvvet-nâmelerin Ahilik teşkilatına olan tesiri
üzerinde durulacaktır.
Uyghur Turks have set an example for other Turkish tribes in matters such as art,
literature, professional organization because of the early passing of the settled life.
Moreover, Uyghur Turks played an important role in both cultural production,
transfer and trade because Uyghur Turks are located on the Silk Road junction and
in a central location. Uyghur Turks, who accepted the old Turkish religion,
Buddhism, Maniheism and the latest Islam have placed the requirements of their
religion at the center of socio-cultural life. In the 10th century, Islam was accepted
as a state religion. Later, religious elements began to be effective in the practice oftraditional professions and social life. After the 12th century, Sufi thought was
spread throughout this geography. The rules and bases of religious nature based on
verbal culture that have become evident in traditional life have begun to be
written. Especially, numerous rules and regulations of Turkish-Islamic guild
(fütüvvet-nâme) are written in this geography from the 13th century until the
beginning of the 20th century. These works are called “booklet” and are generally
13 cm long, 9 cm wide and can be handled more heavily. These are works
containing verses and duals during application, the rules, experts, emergence of
professions such as farming, merchandising, tree carving, shepherding, basketry,
pottery, leather, cooking.
In our notice, the shaping of traditional traditions, expertise of Turkish-Islamic
guild (Fütüvvet) members over time and shaping of their different institutions will
be examined and these have begun to develop since the 9th century among Uyghur
Turks. In parallel with this specialization, the emergence of “booklets” appealing to
the general public and religion-occupation relationship will be discussed with the
motions from the booklets. Also, traditional occupational and professional
organization in Uygur Turks and influence of füüvvet-nameler called “booklet” on
Ahi Community will be discussed in this work.