Türkiye’de özel güvenliğin bir “kolluk” olarak tanınmasının hukukî şartları mevcuttur. Bu tanıma iç güvenlik hizmetlerinin yönetişim esasları çerçevesinde daha etkili ve daha verimli biçimde sunulabilmesi için önemli katkılar sağlayabilir. Toplumdaki özel güvenlik algısı da bu tanımanın sağlayabileceği fırsatlar sayesinde olumlu yönde gelişebilir. Ancak bu tanımanın önünde bazı engeller bulunmaktadır. Kamu güvenliğinin sağlanması uğrunda kullanılan şiddet araçlarını tekelinde bulunduran devletin özel güvenlik üzerinden eleştirilmesine yol açabilmesi ihtimalinin kamu otoritesinde yarattığı kaygı bu tanımaya ilişkin engellerden biri olabilir. Oysa devlet özel güvenliği tanıdığında, sahip olduğu meşru şiddet tekelini onlarla paylaşmış olmamaktadır. Devletin egemenlik yetkileri çerçevesinde faaliyet gösterebilen o aktörler faaliyetlerini devletin verdiği iznin sınırları dâhilinde sürdürebilirler. Serbest piyasa ekonomisinin getirdiği rekabet koşullarında piyasa aktörlerinin bazı davranışlarının özel güvenlikten sorumlu kamu otoritesi tarafından “sorunlu” olarak görülmesi ise bu tanımanın önündeki başka bir engel olabilir. Ancak bu sorunun varlığını gerekçe göstererek statükocu yaklaşımlar sergilemek özel güvenlik hizmetleri sayesinde sağlanabilecek faydaların kazanılamamasına sebep olabilir. Elbette kamu otoritesinin çekincelerinin haklı çekinceler olabileceği gerçeği göz ardı edilemez. Ancak 2004 yılında 5188 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra sektörde gerçekleşen gelişmeler, oldukça dinamik bir yapıya sahip olduğunu kanıtlayan sektörün üretebileceği yararın dikkate alınmasını haklı kılmaktadır. Bu durumda başka bir olasılık olarak özel güvenlikteki mevcut çoklu yapının kolluk meselesini sorunsallaştırmakta olduğu düşünülebilir. Bu çalışmada Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde özel güvenliğin bir kolluk olarak tanınmasının olanakları sistemin hâlihazırda sahip olduğu üçlü yapı da dikkate alınmak suretiyle incelenmektedir. Bu incelemenin amacı, özel güvenlik hizmetlerinin yıllar sonra da mevcut anlayışlar çerçevesinde sunulmasının Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iç güvenlik hizmetleri temelinde meşruiyet sorgulamalarına maruz kalmasına sebep olabileceğine dair değerlendirmelerdir. Nitekim içinde bulunulan döneme bağlı olarak değişebilen güvenlik ihtiyaçlarının çağın gerektirdiği kamu yönetimi anlayışları çerçevesinde sunulan hizmetlerle karşılanabilmesi devletlerin temel sorumluluklarındandır. Özel güvenliğin “kamu güvenliğini tamamlayıcı mahiyetteki hizmetler” olarak ilân edilmiş olması bu meseleyi önemli hale getirmektedir.
In Turkey, there are legal requirements to recognition the private security as “law enforcement”. This recognition can make important contributions to the provision of homeland security services in a more effective and more efficient manner within the framework of governance principles. Private security perception in the society can also develop positively thanks to the opportunities that this recognition can provide. However, there are some obstacles to this recognition. The concern created by the public authority about the possibility of criticizing the state, which monopolizes the means of violence used for the sake of maintaining public security, over private security may be one of the obstacles to this recognition. However, when the state recognizes private security, it does not share its legitimate monopoly of violence with them. Those actors who can operate within the framework of the sovereign powers of the state can continue their activities within the limits of the state's permission. Another obstacle to this recognition may be that some behaviors of market actors are seen as “problematic” by the public authority responsible for private security in the conditions of competition brought about by the free market economy. However, showing the existence of this problem as a justification of the status quo approach may cause the benefits that can be provided by private security services not to be gained. Of course, the fact that the reservations of the public authority may be justified cannot be ignored. However, the developments in the sector after the enactment of the Law No. 5188 in 2004, proving that it has a very dynamic structure, justifies the consideration of the benefit that the sector can produce. In this case, it may be thought that the existing multiple structure in private security problematizes the law enforcement issue as another possibility. In this study the possibilities of recognition as a law enforcement, private security in the State of the Republic of Turkey is examined by taking into account the tripartite structure that already have on the system. The purpose of this investigation, after years of private security services in accordance with current insights presented in the State of the Republic of Turkey's homeland security services are assessment that there may be reason to question the legitimacy of exposure to base. As a matter of fact, it is one of the basic responsibilities of states to meet the security needs, which may change depending on the period, with the services provided within the framework of the public administration understanding required by the age. The fact that private security has been declared as “services complementary to public security” makes this issue important.