Özet:
Türkiye’de kadınların –seçme ve seçilme hakkını fiilen kullandıkları 1935’den bugüne dek- siyasal alandaki konumunu belirleyen temel sorunsal, toplumsal ve ekonomik yapı ve ilişkilerin biçimlendirdiği eksik temsil olmuştur. “Eksik temsil”de dikkat edilmesi gereken sadece cinsiyet temelinde kadın unsurunun değil aynı zamanda toplumdaki farklı kadın gruplarının/sınıflarının siyasal alanda temsil edilme düzeyidir. Siyasal alan kapılarını tüm sınıflardan kadınlara açmış mıdır? Yoksa üst düzey siyasal pozisyonlar sadece belirli sınıflardan/kesimlerden kadınlara mı açıktır? Bu soruların yanıtı Türkiye’de kadınların siyasal alandaki konumunu tespit edebilmek açısından büyük önem taşımaktadır. Niceliksel göstergeler kadın temsilini değerlendirebilmek açısından tek başına yeterli olmaktan uzaktır. Nitekim kadınlar homojen, tek tip bir profilden ibaret değildir. Farklı dinden/dilden/etnisiteden/gruptan/sınıftan kadın vardır. Ve her bir gruptaki kadının farklı deneyimleri, alışkanlıkları, yaşantıları vardır. Dini/dili/etnisitesi ne olursa olsun aynı sınıftan kadınların yaşantılarında büyük benzerlikler bulunmaktadır. Bu nedenle kadınların arasındaki bu farklılığın siyasal karar alma mekanizmalarına da yansıması gerekir Tam bir siyasal temsil toplumdaki her sınıfa ait kadının parlamentoda yer alabilmesiyle ancak mümkün olabilir. Siyasal alanda hangi kadın/kadınlar temsil ediliyor? İşte temsildeki eksikliği saptayabilmek açısından en önemli soru budur. Çalışmada son dönemde seçilen kadın parlamenterlerin Türkiye’deki kadınları temsil etme düzeyini ortaya koymak amaçlanmaktadır.