Özet:
“Belirli amaçların gerçekleştirilebilmesi yolunda, önceki özellik ve kimliklerini terk ederek yeni ve ortak bir kimlikte buluşan” Müslüman bireylerler arasındaki bağımlılığın buluştuğu nokta, kardeşliktir. Kardeşlik, imânın toplumsal karşılaşım ve etkileşim çerçevesinde tezahürünün en belirgin yönüdür. Kardeşlik İslâm birliğine üye olan kişinin vasfıdır. İnananlar çeşitli kültür, grup ve sosyal çevreden olabilirler. Ancak, onlar Allah katında birdirler. Nitekim Kur’ân, bütün müminleri “din kardeşliği” bağı altında birbirlerine bağlamış ve kenetlemiştir. Kur’ân “İnananlar kardeştirler” (Hucurât 10) buyurarak bunu açıkça beyan etmekte ve böylece inananları sevgi ve kardeşlik bağı altında yekvücud olmaya çağırmaktadır. Kur’ân’ın bu çağrısına asr-ı saadet döneminde kulak verilmiş, eşi ve benzeri görülmemiş şekilde kardeşlik ve sosyal dayanışmanın en güzel örnekleri sunulmuştur. İşte biz bu çalışmamızda din kardeşliğinin, sosyal bütünleşmenin ve cömertliğin en üst sınırı olan inanan ferdin kendisi muhtaç iken mümin kardeşini kendisine tercih edip, sahip olduğu imkanları onunla paylaşmayı ifade eden “îsâr” kavramını irdeleyeceğiz. Bu kavramı çalışmamızın temel nedeni, sosyal bütünleşmenin ve kardeşliğin tarihte pek çok örneği yaşanmış olan bu ahlâkî duyarlılığı tekrar gündeme getirerek birlik ve beraberliğimize katkıda bulunmaktır.