Özet:
İbnü’l-Arabî metafiziğinde kullanılan sembollerin içerisinde en sık ve belirgin olanı aynadır. Ayna derin anlamlar içerdiğinden dolayı manevî tefekkürün en dolaysız; özne ve nesnenin birliğini temsil etmesi nedeniyle de bilginin en iyi sembollerden birisidir. Bilgi zorunlu olarak bilen ile bilinen arasındaki ilgiyle bağlantılıdır. Çünkü aynadaki görüntümüz ne tam kendimizdir ne de tam kendimiz değildir. İbnü’l-Arabî’ye göre Allah’ın kendi zatını bilmeye karşı duyduğu sevgi, kendini -tabiri caizse- bir aynada görmeyi gerektirmiştir. Buradan hareketle onun âlemi bir ayna hüviyetinde yarattığı söylenebilir. Ayna sembolizminin iki veçheli yapısından birinci veçheye göre ayânlar Hakk’ın vücut, esma ve fiillerinin aynasıdır. Kendilerine özgü farklılıkları içerisinde taayyün etmiş ayân aynalarında gözüken sadece Hakk’ın vücududur. Şu halde ayânların hariçte ayrık ve paralel varlıkları yoktur. İkinci veçheye göre ise Hakk’ın vücudu ayânlar için bir aynadır. Bu durumda ayânların gözükebilmesi, Hakk’ın varlığını sembolize eden ayna sayesinde olmaktadır. Bu veçheye göre varlık aynasında gözüken suretler ayân-ı sabite konumuna oturmaktadır.