İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden yaklaşık üç yıl sonra, 10 Aralık 1948 tarihinde ilan edilen Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, insan hakları fikrinin tarihinde bir dönüm noktasıdır. Bağlayıcı olmamasına rağmen bu bildirgenin yayınlanmasının ardından insan hakları, düşünce ve siyaset dünyasının merkezine geri dönülemez bir tarzda yerleşmiş, uluslararası ilişkilerin ayrılmaz bir parçası olmuş ve küresel ahlâk normları haline gelmiştir. Öte yandan Evrensel Bildirge, yaygın kanaatin aksine sadece İkinci Dünya Savaşı’nın ortaya çıkardığı yıkım ya da Yahudi Soykırımı’nın dünya kamuoyunda yarattığı infial sonucunda aniden ortaya çıkmış bir belge değildir. Yüzyılın ilk yarısında, özellikle de ikinci büyük savaş sırasında, insan haklarının uluslararası korunmasına yönelik olarak bazı devletlerin, kurumların ve kişilerin çaba ve girişimleri bildirgenin hayat bulmasında birer kilometre taşı niteliğindedir. İki bölümden oluşması planlanan bu çalışmanın ilk kısmı yirminci yüzyılın başından San Francisco Konferansı ve Birleşmiş Milletler’in kurulmasına kadar olan zaman kesitinde insan haklarının uluslararası düzeyde korunması girişimlerini ele almaktadır. Yaklaşık iki yıl süren ve oldukça çetin müzakerelerle geçen Bildirge’nin taslak metninin yazımı süreci ise, bu ilk çalışmanın devamı niteliğinde olan ikinci bir çalışmanın konusunu oluşturmaktadır.
The adoption of the Universal Declaration of Human Rights (UDHR) on 10
December 1948, almost three years after the end of the Second World War, has been
a turning point in the historical evolution of human rights. Despite its non-binding
character, the Declaration has irreversibly consolidated the issue of human rights as
a focal point for the history of thought and politics. The Declaration has not only
become a constant element of international relations but also contsituted the global
moral norms. Unlike the general belief, UDHR is not a document which has occurred immediately after the catastrophies of the Second World War, or not a
particular outcome of the public indignation caused by the Holocaust. At the first
half of the 20th century, especially during the Second World War, the efforts and
attempts of certain states, institutions and individuals for the international protection
of human rights turned out to be remarkable milestones for the birth of the
Declaration. In the light of these data, this study composes the initial inquiry of the
broader project concentrated on the evolution of the UDHR. This article overviews
the initiatives taken for the protection of the human rights internationally from the
beginning of the 20th century until to the San Fransisco Conference and the
foundation of the United Nations in 1945. The succeeding two years of this date
which has been the process of tough negotiations for preparing the draft resolution
of the Declaration could be another subject for a further article as the continuation of
this study.