Japonya yalnız genel kitle tarafından değil akademisyenler tarafından da “özgün” bir ülke olarak
algılanmaktadır. Bu nedenle uzun süre akademisyenler arasında da Japon tarihinin her alanına yansıyan bu
özgünlüğün Japonya’yı komşularından yüzeysel benzerlikler dışında farklı kılan benzersiz bir ülke olduğu
görüşü baskındır. Şinto Japonya’nın yerel dini olarak sayılmaktayken Budizm, Konfüçyusçuluk ve diğer
düşünsel ve dinsel akımlar Kore üzerinden Japonya’ya girmiş ve Japon düşünce tarihini etkilemiştir. Bu yönde
Japonya her ne kadar diğer her ülkede bulunan kendine özgü yerel farklılıklar gösterse de coğrafi ve fiziki
yalıtılmışlığına rağmen bu dönemde Kıta komşularına düşünsel ve dinsel açıdan yakın bağlara sahiptir. Bu
açıdan erken ortaçağ Japon düşünce tarihini kıtadaki komşuları olan Kore ve Çin ile birlikte daha geniş bir
coğrafi yerleştirmek Japonya’da bu dönemde meydana gelen dini ve düşünsel gelişimlerinin anakara ile olan
benzerliklerini ve de Japonya’ya özgü farklarını anlamak için elzemdir.
Japan is perceived to be a “unique” country not only by the general public but also by academics.
Therefore, for a long time the idea that every aspect of Japanese history was unique setting it apart from its
continental neighbors prevailed. History of religion and intellectual currents in Japan are no exception to this
point of view. While Shinto is considered to be native to Japan, Buddhism, Confucianism and other intellectual
and religious currents entered Japan via Korea and Japan, and they influenced shinto as much as they influenced
the intellectual history of Japan. In this respect, while Japan retains some of the characteristics unique to it just
as any country has its unique characteristics, Japan was closely linked to its continental neighbors intellectually
and religiously despite its geographic isolation as an island. In this regard, putting the early medieval Japanese
intellectual history within a geographically broader East Asian perspective in connection with Korea and China
is essential to better comprehend both the similar and unique developments of Japanese intellectual history visà-vis its continental neighbors.