Özet:
1990'ların en büyük cilvelerinden biri; dinin nefret, savaş ve terörizme yol açan en önemli faktör haline gelmesidir. Sovyet sisteminin yıkılması ve soğuk savaş çekişmelerinin bitmesi sonucu tüm dünya dikkatini, çoğu dini inançlardan kaynaklanan yerel etnik mücadelelere çevirmiştir (Haught, 1999: 7). Çalışmada; dinin terör eylemleri içerisinde nasıl araçsallaştırıldığı, hedeflenenin din öğesi olmayıp aslında dinin bir meşrulaştırma aracı olarak kullanıldığı görüşü kabul edilmiş ve bu doğrultuda bir yol izlenmiştir. Aksi halde dinle bağdaşmayacak eylemlerin din içerisinde konumlanmış olduğunu kabul etmek gerekir ki bunu kabul etmek pek mümkün değildir en azından İslam dini için bu sav ileri sürülebilir.