Özet:
İnsanoğlu tarihin eski devirlerinden itibaren ifritlerden, nazardan, hastalıklardan ve başlarına gelebilecek
felaketlerden korunmak umuduyla tabiata baş vurmuştur. Bu amaçlarla Eski Çağ’da ritüellerde yaygın bir
şekilde kullanılan tütsü, tanrılara adak ve kurban olarak da sunulmuştur. Tapınaklarla birlikte pek çok
mekânda kullanılan tütsü toz, küçük parçacıklar veya çubuk olarak farklı boyutlarda ve şekillerde üretilmiş
ve çeşitleri yaygınlaşmıştır. Ayrıca Eski Çağ’da krallar tarafından hediye olarak sunulduğu gibi haraç ve
vergi olarak da alınmıştır. Tütsüye artan talep ticaretinin yaygınlaşmasını da sağlamıştır. Devenin
evcilleştirilmesi tütsü ticaretinin yayılmasında etkili olmuştur. Tütsüye talebin artması farklı malzemelerden
çeşitli şekillerde tütsü kaplarının üretilmesini de sağlamıştır. Böylece Eski Önasya’da tütsü ile birlikte tütsü
kaplarının da ticareti yaygınlaşmıştır. Özellikle tütsünün güzel kokusu antikçağdan itibaren insanoğlunu
cezbetmiştir. Farklı mekanlarda kötü kokuları ortadan kaldırmak amacıyla kullanılan tütsü, cenaze
törenlerinin de önemli bir parçası olmuştur. Eski Önasya toplumlarında tütsü yakma ritüeli tanrılarla iletişim
kurabilmek için de kullanılmıştır. Tanrıların insanlarla fal ya da rüya yoluyla iletişim kurduklarına inanan
Eski Çağ toplumları yanan tütsünün dumanının şekillerini inceleyerek kehanette bulunmuşlardır. Farklı
amaçlarla kullanılan tütsünün ticaretinin yapıldığı bölgeler kısa sürede gelişmiştir. Eski Çağ’da pek çok
toplum tarafından kullanılan tütsü farklı amaçlarla günümüz Anadolu toplumu tarafından da kullanılmaya
devam etmektedir. Biz bu çalışmamızda çok geniş bir kullanım alanı olan tütsünün, çivi yazılı belgeler ve
arkeolojik bulgular ışığında eski Önasya toplumlarındaki kullanımını ve kültürümüze yansımalarını
değerlendireceğiz.