Özet:
Doğanın Schelling’in felsefesinde oldukça belirleyici bir rolü
bulunmaktadır. Felsefesinin merkezine doğayı koyan ve ideal olanı reel
olandan türetme girişiminde bulunan Schelling’in, ortaya koyduğu doğa
felsefesi aracılığıyla Kartezyen geleneği ve onun bir devamı olarak gördüğü
Kant’ın ve Fichte’nin felsefelerini kesintiye uğrattığı ve böylelikle felsefe
tarihine farklı bir yön verdiği söylenebilir. Onun doğayı anlamlandırma biçimi
tarihsel çizgiden bağımsız olarak ele alındığında da yine ayırt edici bir niteliğe
sahiptir. Schelling, çağının felsefi birikimini ve bilimsel gelişmelerini kendinde
toplayan, yaşadığı zaman diliminin felsefi ve bilimsel sorunlarına çözüm
getirmeye çalışan oldukça kapsamlı bir doğa felsefesi ortaya koymuştur.
Döneminin bilim anlayışına damga vuran mekanizm karşısında dinamik bir
doğa tasarlamış, doğa ile tin arasında var olduğunu öne sürdüğü mevcut
kopukluğu böylelikle aşmaya çalışmıştır