Özet:
Thomas Paine 1737’de İngiltere’nin Norfolk bölgesinde Thetford’da doğdu. 1809’da Amerika’nın Newyork şehrinde öldü. Babası Quaker, annesi ise Anglikan mezhebi üyesiydi. Paine, babasının mezhebi Quakerlikten çok etkilenmiştir. O, bu mezhebi Hıristiyanlıktan çok
deizmle ilişkilendirir. Çünkü bu mezhep mensuplarının, Hıristiyanlık hakkındaki inançları
zayıftır ve kutsal metinleri geçersiz yasalar olarak nitelerler. Mezhebin bu yapısı sebebiyle Paine’in, deizme yönelmesi zor olmamıştır. Paine, krallık idaresine karşılık Cumhuriyetçiliği savunmakla beraber, Fransız kralının idam edilmesine karşı durdu. Bu sebeple
1793-1794 yıllarında hapis yattı. Hapisteyken de deizmi savunduğu “The Age of Reason
(Akıl Çağı)” isimli kitabının ilk bölümünü yazdı. Hapisten çıkınca da aynı kitabın ikinci
bölümünü 1796’da yayımladı. Allah’a inandığını ama örgütlü bir dine karşı çıkan bir deist
olduğunu belirtmesine rağmen bu kitap onun ateist olarak tanınmasına sebep oldu. Paine,
Akıl Çağı isimli kitabında, Yahudi ve Hıristiyanların sahip oldukları Kitâb-ı Mukaddes’in
Tanrı kelâmı olamayacağını çok sayıda örnekle ortaya koydu. Peygamberlik müessesesine, vahyin imkanına ve mûcizelere bir takım eleştiriler getirdi. Paine, deizmin ileri gelen
savunucularından birisi olduğundan, bu çalışmada onun, “Akıl Çağı” isimli kitabında yer
alan peygamberlikle ilgili görüşleri değerlendirilmiştir. Önce onun konuyla ilgili görüşleri
ortaya konulmuş sonrasında ise eleştirilerinin isabetli olup-olmadığı incelenmiştir. Sonuç
olarak Paine’in, “Kitâb-ı Mukaddes” hakkında dile getirdiği eleştirilerin büyük kısmında
isabetli olduğu görülmüştür. O, İslamiyet’e de bu eleştirilerinde atıflarda bulundu. Bununla birlikte İslâmiyet hakkındaki bilgisi kendisinin de eleştirdiği, batı toplumundan aldığı
yetersiz ve yanlış bilgilere dayanmaktaydı. Muhtemelen onun en büyük eksikliği, İslâmiyet’i diğer dinlerle aynı kategoride değerlendirmek olmuştur.