Özet:
Osmanlı topraklarına göç Kırım’ın kaybıyla başlamış ve artış göstermiştir. Osmanlı ordularının yenilmesiyle
beraber bu bölgelerden Anadolu’ya göçler hızlanmıştır. Müslüman Türk nüfusun yoğun olduğu bölgelerin
kaybı Anadolu’ya göçü artırmıştır. En kesif göç dalgası 93 Harbi ve Balkan Harbi’yle olmuştur. Rusya’nın
Balkanlarda ve Kafkaslarda bulunan Osmanlı topraklarında Türk ve Müslüman nüfusun yoğun olduğu yerleri işgal etmesi kitleler halinde göçün Anadolu’ya akmasına sebebidir. Osmanlı Devleti’nin ikinci büyük göç
dalgası Balkan Savaşı’nın kaybedilmesiyle başlamış ve sonrasında da devam etmiştir. Balkanlardan ve Karadeniz’den gelen muhacirlerin toplanma merkezi İstanbul olmuştur. Savaşların kaybıyla başlayan göç dalgası
İstanbul hükümetlerini bir hayli sarsmıştır. Örneğin İstanbul’a gelen muhacirleri toplayacak adeta yer kalmamış, padişah dahi sarayını açarak misafir kabul etmiştir. İstanbul sokaklarına sığmayan muhacirleri ülkenin
değişik yerlerine göndermek için yoğun çaba harcanmıştır. Önce İstanbul’da toplanan mülteciler daha sonra
uygun şehirlere gönderilmişlerdir. Gelen göçmenler arasında bulunan ‘Çerkes Muhacirler’in çapul ve yağma
yaptıkları gibi iddialar ortaya atılmıştır. Meclis-i Mebusan’ın açık olduğu dönemde Çerkes göçmenler, Müslim
gayrimüslim mebuslar arasında tartışmalara sebep olmuşlardı. En önemli göç olaylarından biri de ‘zor yıllar’diye bileceğimiz 1911-1912 Balkan Savaşları sonrasında yaşanmıştır. Bu dönemi zorlaştıran bir başka etken ise devletin imkânlarının gittikçe tükenmesiydi. İç isyanlar ve dış saldırıların devletin insan ve mali kaynaklarını iyice eritmişti. Uzun yıllardır göç alan Anadolu şehirleri artık muhacir kabul etmek istemediklerini
merkezi hükümete bildirmiştir. Balkanlar ve Kafkaslardan gelen mülteciler Anadolu’ya iskân ettirilmişlerdir.
Osmanlı Devleti son yüz yılında Anadolu’ya akan mültecilerle başa çıkmak zorunda kalmıştır. Gelen bu mültecilere barınma ve beslenme hususunda devletin imkânları kullanıldığı gibi Anadolu halkı da bu insanlara
kucak açmıştır.