Özet:
Kam, şaman, ozan, baksı, oyun, ata,
baba, dede gibi adlarla anılan “sanatçı-din
adamları”, mitolojik dönemlerden itibaren
eski Türk inanışlarının temsilcileri olmuşlardır. Olağanüstü özellikler taşıdıklarına
inanılan bu kişilerle ilgili çok sayıda efsane
anlatılmıştır. “Sanatçı-din adamı” kimlikli
bu kişilerin yerine İslâmiyet’ten sonra bir
kısmı yine eski adlarla anılan bir kısmına da
eren, evliya, derviş, şeyh, mürşit, pîr, âşık…
gibi adlar verilen din ve tasavvuf adamları
ortaya çıkmıştır. Eski birikimlerini yeni dinleriyle bütünleştiren bu sanatçı-din adamlarıyla ilgili olarak da çok sayıda efsane oluşmuş ve sözlü kültür geleneği içinde önemli
bir yer tutmuştur. Din ve tasavvuf adamlarının hayatları etrafında meydana gelen efsanelere zamanla “menkabe” adı verilmiş ve
yüzyıllardan beri zengin bir menkabe kültürü/ edebiyatı ortaya çıkmıştır. Bu menkabelerden bir kısmı derlenerek yazıya aktarılmış olup bir kısmı da sözlü kültür geleneği
içinde dilden dile aktarılarak günümüze kadar ulaşmıştır. Hayatı etrafında menkabeler
oluşmuş derviş-şairlerden biri de Muhyiddin Abdal’dır. XVI. yüzyılda, Balkanlarda;
Kalenderî, Bektaşî, Hurûfî çevrelerde yaşamış güçlü şairlerden Muhyiddin Abdal,
menkabelerden anlaşıldığına göre, alperen
tipinin temsilcilerinden biri olarak sözlü
kültürde yaşamaya devam etmektedir.
Çalışma, Muhyiddin Abdal’ın hayatı
etrafında oluşmuş ve sözlü kültür kaynaklarından derlenen menkabeler üzerine kısa
bir değerlendirme yaparak, bu derviş-şairin
eren kültü içindeki yerinin belirlenmesini
amaçlamaktadır.