Özet:
Bir eğitim kurumu olarak akademinin bireyin ve dolayısıyla toplumun şekillenmesindeki rolü yadsınamaz. Hatta akademinin bu noktadaki etkisi öylesine büyüktür ki akademik kurumların doğru yapılanması toplumsal refah düzeyini olumlu anlamda etkilemektedir. Buradaki yanlış bir yapılanma ise durumu tam tersine çevirmektedir. Akademi ile toplum arasındaki bu organik bağı sağlayan ve bir akademinin doğru bir biçimde şekillenmesine olanak veren temel unsurlardan biri ve belki de en önemlisi felsefedir. Öyle ki felsefe, akademiye kavramsal anlamını veren bütüncül eğitimin kilit taşıdır ve toplumun birer üyesi olarak akademik eğitim alan bireylerin bilime yaklaşım biçimini ve farkındalık düzeyini etkileyerek toplumun biçimlenmesine de dolaylı olarak katkı sağlamaktadır. Bu çalışmada felsefenin akademideki işlevi ve akademi ile toplum arasında oynadığı aracı rol ele alınacaktır. Bu konu, söz konusu tartışmaları yapmış ve aradaki bağı açık bir biçimde ortaya koymuş olan, Alman aydınlanmasının öncüleri arasında yer alan Kant, Fichte ve Schelling’in çözümlemelerine başvurularak ele alınmaya çalışılacaktır.