Özel askeri şirketler ile ilgili yapılan çalışmalarda askeri hizmetlerin üçüncü kaynaklardan sağlanması yöntemiyle farklı yüklenicilere devredilmesi gibi çağımızın güvenlik ortamını dönüştüren faktörler incelenmiştir. Özel askeri şirketlerin mevcudiyeti ve aktiviteleri etik bakımdan da sorgulanmış ve bunların meşruluğunun sorgulanması ideolojik bir duruma bürünmüştür. Güç kullanım tekelinin devletlerde olması yaklaşımı, devletin kendisini gerek yurt içinde gerekse de uluslararası alanda güvenlik sağlayıcısı olarak kurumsallaştırmıştır. Söz konusu yaklaşım aynı zamanda diğer aktörlerin neden olacağı tehditlerin şiddetini güç kullanımını yasaklamak veya kısıtlamak suretiyle azaltmıştır. Özel askeri şirketlerin sayısının artması sonucunda bu yaklaşımın değiştiğine ilişkin değerlendirmeler hız kazanmıştır. Güvenlik alanında sağlayıcı tek oyuncu devlet iken bunun piyasaya yani özel alana kayması gerek kuramsal açıdan gerekse uygulamadaki etkileri yönüyle üzerinde durulması gerekli bir konu haline gelmiştir. Söz konusu hususlar dikkate alındığında özel askeri şirketlerin uluslararası güvenlik analizlerinde değerlendirilmesi gereken bir değişken haline geldiği görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, özel askeri şirketlerin meşruiyet sorununun olup olmadığını bulmaya çalışmaktır. Çalışmanın kapsamı özel askeri şirketler ile sınırlı tutulmuştur. Çalışmanın yöntemi olarak literatür taramasından yararlanılmış, bu çerçevede ağırlıklı olarak uluslararası kitap ve makaleler incelenmiştir. Sonuç olarak, sözleşme yapma süreçleri ve sahadaki davranışları dikkate alındığında özel askeri şirketlere yönelik olumsuz bir algının varlığı tespit edilmiştir. Öte yandan, olumsuz yaklaşımlara rağmen şirketler hizmetlerini sunmaya ve sözleşmelerini yerine getirmeye devam etmektedir. Bununla birlikte özel askeri şirketlere yönelik birçok olumsuz algıdan beslenen meşruiyet eksikliğinin sektörün geleceği adına büyük riskler barındırdığı değerlendirilmektedir.
In the studies on private military companies, the factors that transform the security environment of our age, such as the transfer of military services to different contractors by the method of provision from third sources, were examined. The existence and activities of private military companies were also ethically questioned, and questioning their legitimacy became ideological. The approach of monopolizing the use of force institutionalized the state itself as a security provider, both domestically and internationally. This approach also reduced the severity of threats posed by other actors by prohibiting or restricting the use of force. As a result of the increase in the number of private military companies, the evaluations that this approach changed have gained momentum. While the only actor in the field of security is the state, its shift to the market, that is to the private sphere, has become a subject that needs to be emphasized in terms of both theoretical and practical effects. Considering these issues, it is seen that private military companies have become a variable that should be evaluated in international security analysis. The aim of this study was to try to find out whether private military companies had legitimacy problems. The scope of the study was limited to private military companies. Literature review was used as the method of the study, and in this context, mostly international books and articles were examined. As a result, it was determined that there is a negative perception towards private military companies when the contract making processes and their behavior in the field are taken into account. On the other hand, despite negative approaches, companies continue to offer their services and fulfill their contracts. However, it is considered that the lack of legitimacy, which is fed by many negative perceptions towards private military companies, poses great risks for the future of the sector.