Özet:
Topluma bir kimlik kazandıran, dayanışma ve birlik duygusu verdiği toplumda düzeni de sağlayan değerler bütünü olan kültür,21. yüzyılda farklı yaklaşım ve değerlendirmelerle yeniden ele alınmaya başlanmıştır. Ancak etkileşimler bütünü ve ürünü olan kültürün karmaşık yapısından dolayı onun hem çözümlenmesi hem de yönetilmesi oldukça güçtür. Gelişmiş ülkelerde sürdürülebilir kalkınmanın önemli unsurlarından biri olarak görülen kültürünyönetimi meselesi ve buna ilişkin çalışmalar, bu gerekçeyle son yıllarda artış göstermiş durumdadır. Kültür alanı, doğası gereği disiplinler arası çalışmalara ihtiyaç duymaktadır. Bu ihtiyaç, farklı disiplinlerde çalışan bilimin sanlarını birbirine yakınlaştırmış durumdadır. Özellikle küresel ekonominin getirdiği yeni rekabet ortamı karşısında ülkeler ve yerel yönetimler kültürü, sosyal ve ekonomik performanslarını güçlendirme araçlarından biri olarak görmekte ve buna ilişkin olarak kültür politikaları ve kültürel miras yönetimine daha büyük önem vermektedirler. Bu bağlamda günümüzde bütüncül bir bakış açısıyla ele alınan kültür ve daha özelde kültürel miras, kültür alanının “yönetimsel bir saha” olarak görülmesiyle “kültürel miras yönetimi” bağlamında değerlendirilmeye başlanmıştır. Kültürel mirasın yönetimi ise onun sadece gelecek kuşaklara nasıl aktarılacağını değil, ondan nasıl yararlanılacağını da gündeme getirmektedir. Sanat, medya ve yaratıcı hizmetleri kapsayan faaliyetlerin tümünü içine alan kültürel mirasın yönetimine ilişkin son çalışmalarda bu konu, somut veya somut olmayan kültürel miras kavramlarını aşarak “yaşayan kültürel miras” (living cultural heritage) temelinde ele alınmaktadır. Bu bağlamda yaşayan kültürel miras ve bu mirasın yönetimi ile kültürel mirasın sürdürülebilirliğine ilişkin çalışmalar, tüm dünyada olduğu gibi son yıllarda Türkiye’de de hız kazanmış durumdadır. Söz konusu çalışmalara bir ivme katma, kültürel miras alanında eğitim gören öğrencilere ve ilgililere farklı ülke ve dillerde yapılan çalışmaları takip etme ve onlara kaynak