Devletlerin desteklediği terörizmle (dış terörizmle) mücadelenin hükûmetler tarafından bir iç güvenlik meselesi olarak kurumsallaştırılması millî sınırlar içerisinde önemli sosyal maliyetlere sebep olabilir. Sosyal maliyetler yıpratıcı sonuçlar ortaya çıkardığında devletler terörizmi daha fazla destekleyebilirler. Uluslararası sistemin anarşik niteliği ise bu desteği kolaylaştırabilir. Sebep-sonuç ilişkisinin biçimlendirdiği bu döngüdeki “sosyal maliyet” gerçeğinin iç güvenlik yönetimlerinde dikkat çekmesi terörizmle etkili mücadelenin gereğidir. Zira terörizmle mücadeleye aslında katkı sunmayan, mevcut sorunları çeşitlendiren ya da derinleştiren yaklaşımlar bu sayede sorgulanabilecektir. Terörizmle manipülasyon etkisindeki yapay yöntemlerle mücadele edilirken bazı devletlerin sosyal maliyetler oluşmasını destekleyen girişimler içinde olabileceklerine dair farkındalık da bu sayede daha fazla gelişebilecektir. Bu olası kazanımlar nedeniyle “sosyal maliyet” terörizmle mücadelenin önemli bir meselesi olarak kabul görmelidir. Bu minvalde, devlet destekli dış terörizme karşı işe koşulan iç güvenlik yönetimlerinin bu terörizm türüyle mücadelenin yaratabileceği sosyal maliyetleri dikkate alan yaklaşımlar çerçevesinde yapılandırılması konusunda hükûmetleri teşvik edebilecek sonuçlar üretmek bu çalışmanın amacıdır. Alan yazın araştırmasına dayanacak olan çalışmada terörizmle mücadelenin sosyal maliyetleri “terörizm korkusu”, “hak ve özgürlük ihlâlleri”, “iç düşman üretimi”, “meşruiyet kaybı” ve “demokratik gerileme” olmak üzere beş kavram üzerinden incelenecektir. Kuramsal temelde yapılacak incelemeler sonucunda ise hükûmetlere öneriler sunulacaktır. Çalışmanın kültürel çeşitliliğe sahip olan ulus-devletlerin özellikle dış terörizmle mücadelesi için değer içerebileceği düşünülmektedir. Çalışmanın ayrıca hem devletler tarafından kullanılan meşru şiddetin toplumun aleyhinde haksız sonuçlar üretmemesi için kontrol altında tutulabilmesine hem de sona erebileceği öngörülemeyen terörizmin gelecekte alabileceği yeni biçimleriyle mücadele edilmesine ışık tutabileceği değerlendirilmektedir.
Institutionalizing the fight against state-sponsored terrorism (foreign terrorism) by governments as a matter of internal security can result in significant social costs within national borders. States may be more likely to support terrorism when the social costs have dire consequences. Furthermore, the anarchic nature of the international system can facilitate this support. The fact that the “social cost” in this cycle shaped by the cause-effect relationship draws attention in the internal security administrations is a requirement of the effective counterterrorism. The approaches that do not actually contribute to the counterterrorism and that diversify or deepen existing problems can be questioned in this way. While counterterrorism continues with artificial methods under the influence of manipulation, awareness that some states may be involved in initiatives that support the creation of social costs can also be able to develop more in this way. Because of these possible gains, the “social cost” should be recognized as an important issue in the counterterrorism. In this respect, the aim of this study is to produce results that can encourage governments to structure the internal security administrations employed against state-sponsored foreign terrorism within the framework of approaches that take into account the social costs of combating this type of terrorism. In the study, which will be based on the literature research, the social costs of the counterterrorism will be examined through five concepts: “fear of terrorism”, “violations of rights and freedoms”, “production of internal enemies”, “loss of legitimacy” and “democratic backsliding”. It will be present suggestions to the governments on the result of the examinations on the theoretical basis. It is thought that the study may contain value for the nation-states with cultural diversity, especially for the countering foreign terrorism. It is also considered that the study can shed light on both keeping the legitimate violence used by states under control so that it does not produce unjust results against the society, and countering new forms of terrorism, which cannot be predicted to come to an end.