Türk inanç ve düşünce sisteminde en dikkat çekici, anlam çerçevesi oldukça geniş, anlaşılması güç, hatta üzerinde itilafların oluştuğu kut kavramının doğru ve derinlemesine tahlil edilmesi, bu kavramla ilgili özgün tasnif ve çıkarımların yapılması, Türk kültür bilimi açısından büyük önem arz etmektedir. Gök Tanrı’yı kozmik katmanların en üstünde gören Türk inanç sistemi, kut’un kaynağını da ona bağlamakta, hatta Gök Tanrı’da bulunan bu kutsal/büyüsel gücün (kut/mana) yine Gök Tanrı tarafından seçilmiş kişi ve varlıklara verildiğini veya aktarıldığını ileri sürerek bir meşruiyet zemini oluşturmaktadır. Türk inanç sistemine göre kutsal ve sihri mahiyete sahip bu kut’u (mana) elde etmek için bu güçlerin takdirini kazanmak, onları memnun etmek, onlara yalvarmak/yakarmak, onların rızasını almak gerekiyordu. Bunun için bu güçlere yönelik birtakım ayinler yapmak, saçılar sunmak, kurbanlar vermek gerekiyor ve böylece kaderin yönü de belirlemiş oluyordu. Türkler kutsal ve ilahi varlıklardaki kut’un (mana) onların yeryüzündeki temsilcisi olan bazı kişilere de verildiğine, bu gücün kişilerden de başka kişi/kişilere aktarılabileceğine inanıyorlardı. Ancak bu gücün aktarılması için bazı şartların yerine gelmesi gerekmekteydi. Bu kutun aktarılması için seçilmiş olmak, ahlaklı olmak, yiğit olmak, iyiliksever, yardımsever olmak, cesur olmak; kısacası kutlu varlıkların istedikleri niteliklere, bilgi ve becerilere sahip olmak gerekiyordu. Bu niteliklere sahip seçilmiş kişilerin başında peygamberler geliyor, onları krallar, hakanlar, din adamları takip ediyordu. Cesaret ve Tanrı’ya teslim edilmiş iradeleri ile destan kahramanları, ahlak timsali kişilikleriyle evliyalar; bilgi ve beceri timsali meslek pirleri, âşıklar/destancı ozanlar ve halk hekimleri gibi kişiler de bunları izliyordu. Bu kişiler Tanrı’dan doğrudan doğruya kut alabildikleri gibi, dolaylı şekilde de (ikincil yolla: kut alandan kut alarak) bu kuta sahip olabiliyorlardı. Türk kültüründe her ne şekilde olursa olsun kutun aktarılması birtakım tipik yol ve yöntemlerin oluşmasına, bunların zamanla kalıplaşmasına da zemin hazırlamıştır. Kut aktarmanın söz konusu olduğu yol ve yöntemlerin başında ışık (nur), bade, kan, bakış, temas (el alma, el verme vb.), tükürük, nefes, toprak, kum, asa (değnek/sopa) gibi araç ve gereçler kullanılıyordu. Bu çalışmada Türk inanç ve düşünce sistemine ait kut kavramı ele alınacak, bir meşruiyet kaynağı olarak kut’un elde edilme veya aktarılma yolları üzerinde durulacaktır.
The fact that analysis in depth and properly of the term ‘‘kut’’, which is remarkable
in Turkish system of belief and thought, of which semantic framework is rather extensive, which
is complicated, and even over which conflicts have occured and that unique classifications and
inferences are made on this term; are of great importance in terms of Turkish cultural science.
Turkish system of belief which sees Tengri (Blue Heaven) at the topmost of cosmic layers attributes also source of kut to it, and even forms a justification basis, putting forward that this
sacred/magical power (kut/mana) which Tengri has is given or transferred to the chosen
persons or entities/beings by Tengri again. In order to obtain this kut (mana) which has a sacred
and magical quality according to Turkish system of belief, it was supposed to win these powers’
approval, to satisfy them, beg/invoke them, and to receive their consent. For this, it was supposed
to conduct certain rites for these powers, offer wows (saçı) or to give sacrifices, and therefore it
was becoming to have determine direction of fortune/fate. Turks believed that kut (mana) in
sacred and divine beings is given to some persons who were their representative in the Earth,
and that this power would be able to be transferred from persons to other person/persons. But,
some conditions needed fullfilling so that this power could be transferred. In order for this kut
to be transferred, it was supposed to be chosen, to be ethical, to be valiant, to be benevolent, to
be helpful, to be brave; in short, to have qualities, knowledge and skills which the blessed beings
wanted. Prophets are the leading chosen persons having these features, and followed by kings,
khans, religious functionaries. These are followed by persons, such as epic heroes with their
braveness and will, delivered to God; saints with their personalities, a moral examplar;
occupational sages, a knowledge and skill examplar; ashiks/epical minstrels and folk healers
etc. These persons could have indirectly this kut (in secondary way: by taking kut from the one
who had taken kut) as well as they could take directly kut from the God. In Turkish culture, by
any means, transferring kut paved the way for certain typical ways and methods to occur and
these to become stereostyped/cliche over time, too. The leading ways and methods where there
was kut transfer are tools and materials such as light (divine light), bade (love, wine), blood,
look, touch (taking a hand, giving a hand etc.), saliva, breath, soil, sand, rod (stick/verge) etc. In
this study, we will address the term ‘‘kut’’ belonging to Turkish system of belief and thought, and
will dwell upon ways of kut to obtain and transfer, as a source of justification.