Özet:
Tarih boyunca insanlar birçok sorunla karşılaşmıştır. Bunların başında sağlık sorunları
gelmektedir. Özellikle insanlık tarihinin ilk dönemlerinde ve tıp biliminin henüz gelişmediği
dönemlerde insanlar hastalık karşısında çaresiz kalmış ve sağlıklarına kavuşup şifa bulmak için
birçok yönteme başvurmuşlardır. Var olduğu ilk andan itibaren doğayla iç içe yaşamış olan insan,
karşılaştığı hastalıklarla baş etmenin yöntemlerini de doğayı gözlemleyip, tanıyarak öğrenmiştir.
İnsan hastalandığında öncelikle doğada var olan birçok bitkiyi şifa kaynağı olarak kullanmıştır.
Köklü bir geçmişe sahip olan Türk toplumunun geçmişten günümüze kadar doğum, sünnet,
düğün, ölüm, hacı uğurlama-karşılama, asker uğurlama-karşılama, Alevi-Bektaşi kültüründe yer
alan Cem törenleri, dini ve toplumsal bayramlar gibi birçok özel günde eğlence ve törenler düzenledikleri,
törenlerin de başlıca unsurunun ritüel yemekler olduğu bilinmektedir. Bakıldığında
bu özel günlerin birçok işlevi yerine getirdiğini söylemek mümkündür. Bu günler aracılığıyla
insanlar bir araya gelir, sosyal bağlar güçlenir, birlik ve beraberlik duygusu artar, ortak değerler,
gelenek ve görenekler pekişir. Sözü edilen işlevler dışında bu özel günlerde; bulgur, buğday,
nohut, fasulye, et, elma, üzüm, nar ve buna benzer halk inançlarında önemli bir yere sahip olan
besinlerle çeşitli yemek ve tatlılar yapılmaktadır. Bu besinlerin her birinin besin değerinin yüksek
ve sağlığa faydalı besinler olması, bu besinlerin karışımıyla yapılan ritüel yemekleri halk kültüründe
önemli kılmıştır. Dolayısıyla bu yemeklerin halk arasında sağlık açısından oldukça önemli
olduğu ve hastalıklara iyi gelip insanlara şifa kaynağı olduğuna inanılmaktadır.
İnanç birey ve toplum için güçlü ve bağlayıcı bir unsurdur. Özellikle halk inançları toplumun
kendi kültürüyle harmanlayarak ortaya çıkardığı ve deneyimlediği önemli bir sosyal unsurdur.
Dolayısıyla toplumun kendi kültüründen doğan bu inanç; mitoloji, yaşam tarzı, gelenekler
ve ritüellerden beslenmektedir. Örneğin halk inançlarında, Cem törenlerinde taliplere sunulan
lokmanın Dede tarafından dualandıktan sonra şifalı olduğuna inanılmaktadır. Bu durum bizi mitik
zamana yani Kırklar Cemi’ne götürmektedir. Benzer şekilde Muharrem ayında yapılan Aşureye
konan malzemelerin her birinin Allah’ın isimlerini simgelediğine ve bu sebepten Aşurenin
şifalı olduğuna inanılmaktadır.
Bu çalışmada yukarıda kısaca değindiğimiz gibi özel günlerde yapılan ve birçok işlevi yerine
getiren ritüel yemeklerin inanç-sağlık açışından değerlendirilmesi yapılmaya çalışılacaktır.