Modernist aklın insanlığın geleceğine yönelik iyimser öngörüsünün sarsılması, bilgi ve
iletişim teknolojilerinin hızla gelişmesi sonucunda dünya farklı bir döneme evrilmiştir.
Postmodern dönem olarak nitelendirilen bu dönem, toplumsalı uzamsal dünyadan koparıp
iletişim teknolojilerinin imkânları kullanılarak sanal bir dünyada üretmeye başlamıştır. Sosyal
medya olarak adlandırılan yeni uzam toplumsal olayların konuşulduğu, tartışıldığı,
değerlendirildiği ve yönlendirildiği alanlara dönüşmüştür. Kamusal alan, bireylerin sosyal
ilişkiler kurduğu ve aynı zamanda devlet otoritesinden bağımsız olarak toplumsala dair kendi
düşüncelerini oluşturduğu, yapılandırdığı sivil alanlar olarak betimlenebilir. Tarihin her
döneminde sivil toplumun toplumsala ait olayları tartışıp değerlendirdiği mekânlar olarak
kamusal alanlar var olmuştur. Antik çağlarda yurttaşların sitenin yönetimi ile ilgili
düşüncelerini paylaştıkları agoralar, modern dönemlerde cafeler, kıraathaneler ve parklar gibi
yerler kamusal alanlar olarak işlev görmüşlerdir. Çağcıl dünyamızda toplumsala ait olguların
görece serbest bir şekilde konuşulduğu tartışıldığı, yurttaşların kendi düşüncelerini ifade ettiği
mekânlar olarak internet ortamındaki sosyal ağlar yani sosyal medya bir nevi kamusal alan
olarak işlev görmektedir. Postmodern dönem toplumsala ait birçok dönüşümleri beraberinde
getiren bir çağ olarak kendine özgü bir kamusal alan anlayışını da oluşturmuştur. Bu
çalışmada postmodern dönemin kamusal alan imkânı olarak sosyal medya ele alınmıştır.
Çalışmada kamusal alan üzerine tartışmalar J. Habermas ve R.Sennett’in kamusal alan
söylemleri üzerinden inşa edilmiştir.
The world has evolved into a different period as a result of the collapse of the optimistic
foresight of the modernist mind for the future of humanity and the rapid development of
information and communication technologies. This period, which is described as the
postmodern period, started to produce the social in a virtual world by using the possibilities of
communication technologies by breaking away from the spatial world. The new space called
social media has turned into areas where social events are spoken, discussed, evaluated and
directed. The public sphere can be described as civic spaces where individuals establish social
relations and at the same time form and structure their own thoughts about the society
independently of the state authority. In every period of history, public spaces have existed as
spaces where civil society discusses and evaluates social events. In ancient times, places such
as agoras, where citizens shared their thoughts on the management of the site, and in modern
times cafes, coffee houses and parks functioned as public spaces. In our modern world, social networks in the internet environment, in other words social
media, function as a kind of public space as spaces where social facts are discussed relatively
freely and citizens express their thoughts. The postmodern era, as an era that brought many
social transformations, also created a unique understanding of public space. In this study,
social media is discussed as the public space opportunity of the postmodern period. In the
study, the discussions on the public sphere are built on the public sphere discourses of J.
Habermas and R. Sennett.