Özet:
Sağlıklı bir insan vücudunda “mikrobiyom” olarak tanımlanan, bakteriler ve diğer mikroorganizmaların kurduğu ekosistem yaklaşık 10 13 hücreden oluşur. Vücudun farklı bölgelerindeki mikrobiyomlar sayı ve yoğunluk bakımından değişkendir. Sindirim sisteminde mide ve ince bağırsak, toplam bakteri popülasyonuna ihmal edilebilir katkılarda bulunurken, kolon, mikrobiyotayı önemli ölçüde meydana getiren tek unsurdur. Tükürük ve diş plağındaki bakteri konsantrasyonları yüksek olmasına rağmen, küçük hacimleri nedeniyle ağızdaki toplam bakteri sayısı, kolon bakteri sayısının %1'inden azdır.
Ağızda oral mikrobiyotanın varlığı, patojenlerin oral kaviteye kolonizasyonunu engeller. Ağzın tüm yüzeyleri kommensaller tarafından kolonize edildiğinden, patojenler için çok az bağlanma yeri vardır. Bu etkinin önemi, örneğin antimikrobiyaller tarafından kommensal mikrobiyota bozulduğunda görülebilir . Candida türleri ve Staphylococcus aureus gibi fırsatçı patojenler tarafından enfeksiyonlar meydana gelebilir. Sağlıkla ilişkili bazı bakterilerin oral patojenlere karşı antagonist olduğu gösterilmiştir. Örneğin, Streptococcus salivarius K12 suşu in vitro periodontitis ve ağız kokusu ile ilişkili Gram-negatif türlerin büyümesini engelleyen bir bakteriyosin üretir ve in vivo ağız kokusu üzerinde yararlı etkileri olduğu gösterilmiştir. Streptococcus dentisani bakteriyosinleri, karyojenik bakteri türlerinin büyümesini engeller. Üretilen bakteriyosinler gibi oral kavitedeki antimikrobiyal peptitler, oral kavitede S. mutans ve S.salivarius tarafından salgılanarak diğer bakterileri öldürür.
Ağız boşluğu mikrobiyotasını, büyük çoğunluğu Firmicutes, Actinobacteria, Bacteroidetes, Proteobacteria, Fusobacteria ve Spiroketler den oluşan mikroorganizmalar oluşturur. Ağız boşluğunda ve orofarenkste bakteri kolonizasyonu esas olarak dudaklarda, dişlerde, yanaklarda, subgingival ve supragingival yüzeylerde, sert ve yumuşak damakta ve bademciklerde meydana gelir.
Oral mikrobiyomun kompozisyonunu ve dengesini etkileyen iç ve dış faktörler vardır. Şöyle ki; hücresel immunite yetmezlikleri, salgısal antikorların azalması, hormonal değişiklikler, diş eti çekilmesi gibi oral mukozada gelişen anatomik bozulmalar iç faktörler olarak adlandırılırken; radyoterapi, kemoterapi, sigara alışkanlığı, takma diş kullanımı, ilaç kullanımı ve diyetteki değişiklikler de oral mikrobiyotayı etkileyen dış faktörlerdir.
Kötü oral hijyen, hiposalivasyon, dişeti inflamasyonu, antibiyotik tedavisi, ph değişikliği, fermente edilebilir şeker içeren karbonhidratlı diyet, immunsupresyon yerleşik mikrobiyotanın kompozisyonunda dengesizliğe ve ekzojen mikroorganizma kolonizasyonunda artışa neden olur, disbiyotik mikrobiyom gelişir.
Oral mikrobiyota dengesindeki değişimler ve disbiyozis; oral kanserler,diş çürükleri, periodontitis gibi oral patolojilere ve enfeksiyonlara neden olurken; diabet, obezite gibi metabolik hastalıklarla karaciğer, pankreas ve kolorektal kanserlere, sistemik hastalıklara da yol açar.