Özet:
2011 Oslo Saldırısı, 2019 Yeni Zelanda Christchurch Saldırısı, 2019 Amerika Birleşik Devletleri (ABD) El Paso Saldırısı veya 2019 ABD Poway Sinagog Saldırısı gibi beyaz üstünlüğünü savunan terör saldırılarının sayısı son on yılda artış göstermiştir. Bu saldırılar farklı coğrafyalarda ve farklı zamanlarda gerçekleşmiş olmalarına rağmen aralarında bazı benzerlikler vardır. Bu benzerliklerden biri hemen hemen aynı ideolojilere sahip olan bu teröristlerin güvenlik tahayyüllerini şekillendirirken komplo teorilerine sıklıkla başvurmalarıdır. Sosyal bilimlerde farklı disiplinlerin incelediği komplo teorilerini terör bağlamında değerlendirdiğimizde yapılan çalışmalar, komplo teorilerinin radikalleşmeyi ya da şiddete başvurmayı artıran bir rolü olabileceğini ortaya koymaktadır. Bu çalışmanın amaçlarından birincisi de beyaz üstünlüğünü savunan aşırı-sağ terör saldırılarını yapan kişilerin manifestolarını inceleyerek komplo teorilerinden etkilenip etkilenmediklerini ortaya koymak ve manifestoları arasında benzerlik olup olmadığını ortaya çıkarmaktır. Bu çalışmanın bir diğer amacı ise uzak coğrafyalarda olan bu teröristlerin birbirlerinden nasıl etkilendiği üzerinde durmak ve yeni medyanın bu konudaki rolüne odaklanmaktadır. Bu amaçla, bu çalışmada ilk olarak komplo teorilerinin terörizm çalışmaları üzerindeki etkisi açıklanmıştır. İkinci olarak, teröristlerin manifestoları incelenecek ve komplo teorilerinin onların güvenlik tahayyüllerini nasıl etkilediği tartışılmıştır. Son olarak ise yeni medya bağlamında saldırganların nasıl sanal bir cemaatin üyesi olabilecekleri Stormfront web sitesine odaklanarak yorumlanmıştır.