Özet:
Giriş
Günümüzde gençliğin geleceği hakkında her geçen gün artan endişeler bulunmaktadır. Bu endişeler, gençlerin suça yatkınlık, uyuşturucu kullanımı ve benzeri sorun teşkil eden davranışlarındaki artıştan ve anne babanın çalışması, tek ebeveynli evler, gençlerin evde yalnız kalarak denetimsiz geçirdiği zaman dilimindeki artış gibi değişen sosyal güçlerden kaynaklanmaktadır. Son zamanlarda, araştırmacılar ve uygulayıcılar, gençlik davranış problemlerine yönelik çalışmalar gerçekleştirmektedirler (National Research Council and Institute of Medicine, 2002). Bu çalışmalarda çoğunlukla bir problem tanımı yapılmış ve araştırmacıların sorunu azaltmak veya ortadan kaldırmak için stratejileri inceleyip müdahaleler geliştirebilmesi için finansman sağlanmıştır. Ne yazık ki, bu yaklaşım maliyetlidir ve müdahale programları yalnızca orta düzeyde başarı göstermiştir. Yakın zamanda yapılan teorik ve uygulamalı araştırmalar, gençlerin her alanda gelişiminin teşvik edilmesinin yanı sıra gençlerde sorunlu davranışların azaltılmasına odaklanılması gerektiğini savunmaktadır (Benson, 1997). Uluslararası araştırmalar gençlik gelişimi yaklaşımlarında sorunlu davranışları önlemeye odaklanırken, son on beş yılda pozitif gençlik gelişimi adı verilen yeni bir gençlik gelişimi vizyonu ortaya çıkmıştır (Holt, 2008). Özünde, pozitif gençlik gelişimi, gençlerin, çözülmesi gereken problemlerden ziyade “geliştirilebilecek kaynaklar” olarak görüldüğü varlık geliştirici bir yaklaşımı ifade eder (Holt vd, 2012).
Pozitif gençlik gelişiminin temelinde yatan yaşam becerilerinin geliştirilmesi için ideal bir ortam sağlayan spor etkinlikleri sayesinde gençler boş zamanlarını en verimli ve yararlı biçimde değerlendirilmektedirler (Jones ve Lavallee, 2009). Sporun genç bireylerde; sosyal beceriler (Gould vd, 2012), duygusal beceriler (Brunelle vd, 2007), bilişsel beceriler (Danish vd, 2004), iletişim becerileri (Gould vd, 2007), takım çalışması (Holt, 2007), liderlik (Camire vd, 2009), zaman yönetimi (Fraser-Thomas ve Cote, 2009), inisiyatif alma, başkalarına saygı gösterme, hedef belirleme (Holt vd, 2008), problemlere çözüm yolu ve karar verme gibi (Strachan vd, 2011) birtakım yaşam becerilerini geliştirdiğine dair bulgular konunun önemine vurgu yapmaktadır.
Gençlerin fiziksel, duygusal ve toplumsal bakımdan gelişiminin desteklenmesi, sorumlu bir birey olma güdüsü kazandırılması, kendilerini tanımalarına imkân sağlanması ve topluma entegrasyonlarının gerçekleştirilmesi için kullanılabilecek en kolay yollarından birisi spor olgusudur. Spor, fiziksel aktiviteler bütünü olmasının yanı sıra insanlara kişisel ve sosyal kimlik duygusu ve kitlesel hareket edebilme yetisi kazandırmaktadır. Bu özelliği ile spor, gençlerin sosyalleşmelerine, gelişmelerine ve toplumda kendilerine bir yer edinebilmelerine imkan sağlayan bir kavramı ifade eder (Küçük ve Koç, 2004).
Gençlerin eğitim, sosyal hayata dahiliyet, topluma ayak uydurması, kültür ve sanata yönelimi, ve spor gibi konularda desteklenebilmesi için bir takım programlar mevcuttur (Bettie, 2020). Bu programlardan Erasmus Plus Programı, Avrupa’da en fazla bilinen ve merkezi kurumlar tarafından yürütülmesi ve içerik olarak hem yükseköğretim hem gençlik hem de spor alanında çalışmalar yürütülebilmesine imkân sağlayan en aktif program olarak karşımıza çıkmaktadır. Erasmus Plus gençlerin gençlik değişimleri gibi kısa programlara katılmalarına imkan sağlarken aynı zaman uzun süreli staj programlarına dahil olmalarına da yardımcı olmaktadır (Cairns, 2019).