Özet:
1970’li yıllardan itibaren beliren çok uluslu şirketlerin
ekonomik faaliyetleri, 1980’lerde iletişim-ulaşım
teknolojilerinde meydana gelen gelişmeler ve
1990’ların başında Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle
liberalizmin nihai zafer iddiası, küreselleşmeyi dünya
gündeminin merkezine oturtmuştur. Küreselleşme, bir
yandan dünya çapında karşılıklı bağımlılık ilişkilerine
gönderme yaparken diğer yandan yerelleşmeleri de
gündeme getirip teşvik etmektedir. Bu nedenle
yaşanmakta olan süreci, küreselleşme kavramından
ziyade “küre-yerelleşme” olarak nitelemek daha
isabetli bir tercihtir. Ayrıca tanımlanması ve sonuçları
itibariyle birbirinden farklılık arz eden
değerlendirmelere konu olan ve ekonomik, teknolojik,
siyasi, sosyo-kültürel boyutları bulunan küreyerelleşmeyi, söz konusu boyutları da kapsayan bir
şekilde, “olgu, proje, ideoloji” olarak üç veçhe olarak
analiz etmek yerinde olacaktır. Küre-yerelleşmenin
olgu, proje ve ideoloji veçheleri, birbirinden bağımsız
değildir. Aralarında karşılıklı bir etkileşim ve
geçişgenlik bulunmaktadır. Küre-yerelleşmenin proje
ve ideoloji veçheleri çoğu zaman olguların mahiyetini
etkilemekte; bazen de olgular, projenin
güncellenmesine ve ideolojinin belirginleştirilmesine
neden olmaktadır. Öte yandan ideoloji yönü, küreselci
projelerin uygulanabilmesi için uygun bir zemin
oluştururken projeler de ideolojik unsurları
içerebilmektedir. Dolayısıyla küre-yerelleşmenin bir
veçhesinin analizi, diğer veçhelerinin de bir yönüyle
izahı anlamına gelmektedir. Son tahlilde ise
günümüzdeki cari hâliyle küre-yerelleşme
düzeni/düzensizliği, Amerika Birleşik Devletleri
(ABD) merkezli Batı dünya
egemenliğinin/emperyalizmin son biçimi ve
kapitalizmin yeniden yapılandırılmasıdır.
Çalışmamızda, küre-yerelleşmenin genel mahiyeti
“olgu, proje, ideoloji” veçhelerinden hareketle eleştirel
bir perspektifle değerlendirilecektir