slâm dininin farklı dil ve kültüre mensup olan topluluklar arasında yayılmasıyla beraber Müslümanların İslam kaynaklarına ait dili öğrenmesi elzem olmuştur. Bu durumun farkında olan kimi âlimler, İslam inancını benimsedikleri ilk dönemden itibaren Arapçanın dil yapısına ve gramer esasına dair eserler ortaya koyarak alandaki boşluğu kapatmaya çalışmışlardır. Bu eserlerden bir tanesi, İslâm’ın V. yüzyılında yaşamış İran asıllı Arapça dil âlimlerinden olan Abdulkâhir el-Cürcânî’nin (ö. 471/1078) Arapça öğretmek maksadıyla kaleme aldığı el-Avâmilu’l-Mi’e adlı eseri, Arapçaya ait olan önemli gramer konularını özet bir şekilde ele almaktadır. İlk dönemden itibaren bu eser üzerine mensur veya manzum olarak Arapça, Farsça ve Türkçe başta olmak üzere farklı dillerde tercüme ve şerh tarzında çokça çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalardan ilki VIII. asırda yaşamış olan Muhammed b. Hisâm Hirevî (737/1337) tarafından 30 beyit halinde kaleme alınmış manzum Farsça bir eser olan Avâmil’dir. Anadolu sahasında X. yüzyıldan itibaren başta mensur olmak üzere çokça çalışma yapılmıştır. Özellikle XIII. yüzyıldan itibaren İslâm dinine ait müktesebatı daha iyi anlamak maksadıyla Arapça öğrenmek isteyenlere Arapçanın öğrenimini kolaylaştırmak için kaleme alınan mensur eserlerin yanı sıra manzum eserlerinde yazıldığını görmekteyiz. Birgivî (öl.981/1573) ile başlayan bu manzum geleneği sürdüren şairlerden biri de XVIII. yüzyıl şairlerinden olan Lârendeli Şânî’dir. Abdülkâhîr Cürcânî’nin el-Avâmilu’l-Mi’e adlı eseini muhtasar bir şekilde ve şiirin imkânlarıyla tercüme edilen bu eser, sade ve anlaşılır bir dil ile Şânî tarafından yazılmıştır. Söz konusu çalışmamızda literatür ile alakalıbazı bilgiler sunulmuştur. Şânî’ninamilleri ele alma biçimi ve bununla birlikte eserin biçim ve içerik açısından tanıtımı yapılmış ve eserin çevriyazımı ortaya konulmuştur.
With the spread of Islam among communities belonging to different
languages and cultures, it has become essential for Muslims to learn the
language of Islamic sources. Some scholars, who were aware of this
situation, have tried to close the gap in the field by producing works on the
language and grammar of Arabic since the first period of their conversion to
Islam. One of these works is al-Avamilu'l-Mi'e, which was written by ‘Abd
al-Kâhir al-Jurjânî (d. 471/1078), an Iranian-origin Arabic language scholar.
Since the first period, a lot of work has been done on this work in prose or
verse in the form of translation and commentary in different languages,
especially Arabic, Persian and Turkish. The first of these works awâmil,
written by Muhammad b. Hishâm Hirawî (d. 737/1337). It is composed in a
Persian verse in 30 couplets. Since the 10th century in the Anatolian, many
studies have been carried out, especially in prose, in the field where Turkish
is spoken. Especially, studies on different subjects and forms carried out in
the Anatolian field since the 19th century attract attention. One of the poets
who continued this verse tradition, which started with Birgiwi (d.981/1573),
was one of the poets of the 19th century, LârandaliShânî. This work was a concise translation of Awamil-I Jurjaniby Shâni. I also examine the way in
which Shanî deals with the awamil in it and introduce the work in terms of
its form and content as well as present the work’s transcription.