Özet:
Kendisini “166 ülkede, 10.435 işletme ve 3.000’in üzerinde işletme
dışı üyesi ile dünyanın en büyük kurumsal sürdürülebilirlik inisiyatifi”
olarak tanımlayan Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (BM KİS), tüm insanlara, topluluklara ve pazarlara fayda sağlayan sürdürüle bilir ve kapsayıcı bir küresel ekonomi yaratmak için kurumların iş birliği
ile harekete geçmelerini teşvik etmek amacıyla 2000 yılında çalışmalarına
başlamış bulunmaktadır. Kendisine üye işletmelerin stratejilerini; insan
hakları, çalışma standartları, çevre ve yolsuzlukla mücadele olmak üzere
dört temel alanda belirlenmiş olan 10 ilke ile uyumlu hale getirmeleri için
desteklemektedir ve en son açıklanan 2020 yılı rakamlarına göre Türki ye’de de 227’si aktif olmak üzere toplam 251 üyeye sahiptir.
İşletmelerin yayınlanan bu on ilkeye uygun bir çalışma anlayışına sa hip olmak üzere harekete geçmesini bekleyen sözleşmenin dört ilkesi ça lışma standartları alanındadır. İlkeler sırasıyla (Global Compact Network
Türkiye, 2020b); İlke 3: İşletmeler sendika ve toplu iş sözleşmesi özgürlü ğüne; İlke 4: Zorla çalıştırma ve zorunlu çalıştırmanın her türünün ortadan
kaldırılmasına; İlke 5: Çocuk istihdamının tamamen ortadan kaldırılması na; İlke 6: İşe alım ve işe yerleştirmede ayrımcılığın ortadan kaldırılması na önem vermelidir, şeklinde ifade edilmektedir. Tüm dünyadaki çalışma
hayatında özellikle sorunlu alanlar olarak görülen başlıklara değinen bu
ilkelerin uygulandıkları işletmelerde insan kaynakları yönetimi uygula malarının kapsamını genişletmesi ve hak savunucu/koruyucu bakış açısı
itibariyle işgücü açısından avantajlı çalışma standartları oluşturulmasına
vesile olması muhtemeldir.
Buradan hareketle bu çalışmada küresel ilkeler sözleşmesine üye
olan işletmelerdeki çalışma standartları, Türkiye’deki bazı üye işletme lerde işgücüne sağlanan avantajlar açısından incelenmiştir ve bahsi geçen
sözleşmeye üye olma durumunun işletmelerin insan kaynakları yönetim
anlayışlarına muhtemel katkıları ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu konuda,
ülkemizde ve dünya literatüründe yapılmış başka bir çalışmaya rastlan mamıştır. Bu yönüyle mevcut çalışmanın, bu konuya ve bu konu ile ilgi lenen araştırmacılara katkı sağlayacağı ve geniş çaplı başka araştırmalara
ışık tutacağı beklentisi mevcuttur.