Mitolojiler, üretildiği toplumun en temel inanç ve düşünce atlaslarıdır. Bir toplumun mitolojisini tanımak ve bilmek o toplumun düşünce dünyasını kavramak için önemli bir adımdır. Klan tipi toplumlardan devletleşmiş toplumlara kadar mitolojilerin ortak bir işlev mekanizması vardır: Biz ve Öteki algılarını inşa etme ve kimlikli olma. Her ne olursa olsun mitolojisi olan toplumlar, köklü ve zengin kültürel geçmişe sahiptir. Bilgi ve bilinç arasındaki ayrım, mitik bilginin bilinç seviyesine ve düşünce sistemi haline dönüşümünü gerekli kıldığını göstermektedir. Toplum mitik bilgiye sahiptir ancak bilginin bilinç seviyesine gelmesini uzmanlaşmış bellek koruyucu ve aktarıcı kişiler gerçekleştirmiştir. Türk kültür dünyasında söz konusu aktarıcı kişiler olarak kam veya şaman adı verilen dini, mitik ve ritüelistik bilince sahip şahsiyetler olduğu bilinir. Sözlü kültürde bu bilgiyi bilince dönüştüren ve bellekte tutan ve aktaran kişilerin yerini yazılı kültürde bilinçli yazarların aldığı görülmektedir. Ziya Gökalp, söz konusu bilinçli şahsiyetler arasında yer almaktadır. Öte yandan elektronik kültür ortamında ise, özellikle görsel medyada bahsedilen bilinci, sinema metin yazarları ve yönetmenler tarafından aktarılması gerekmektedir. Nitekim Türk mitolojik sistemiyle ilgili genel hatlarıyla da olsa bilgi sahibi olmayan senarist ve yönetmenlerin çokluğu bilgiden bilinç üretimine geçilmediğini göstermektedir. Dolayısıyla aktarıcı unsurların bilgilenme ve bilinçlenme evrelerini tamamlamadan Türk mitolojik imgelerin kullanılması mümkün değildir. Özellikle Batı toplumlarına bakıldığında filmlerin ve dizilerin mitoloji ve epik içerikli oldukları görülebilir. Türk mitolojisinin temel kodlarından hareketle inşa edilen bir filmin senaryoya dökülmesi ve iyi bir yönetmen tarafından sinema filmi olarak vizyona girmesi, kültürün evrensele ulaşmasını sağlayan en önemli yaygın etkilerden birini oluşturur. Çalışmada, Türk mitolojisinin görsel medyada kullanılmamasının/kullanılamamasının ve niçin kullanılması gerektiğinin sebepleri üzerinde durulmuştur.
Mythologies are the most basic atlases of belief and thought of the
society in which they are produced. Recognizing and knowing the mythology of a
society is an important step in understanding the world of thought of that society.
From clan-type societies to state societies, mythologies have a common
mechanism of function: Constructing perceptions of us and the Other and therefore having identity. The distinction between knowledge and consciousness
provides the transformation of mythical knowledge into consciousness and a
system of thought. Society has mythical knowledge, but specialized memory
keepers and transmitters have made the knowledge reach the level of
consciousness. In the beginning, it is known that there are religious, mythical and
ritualistic personalities called kam or shamans in the Turkish cultural world.
Mythical knowledge produced in oral culture was transferred by conscious authors
when it was passed to written culture. On the other hand, in the electronic culture
environment, the awareness mentioned especially in the visual media should be
conveyed by the cinema copywriters and directors. As a matter of fact, there are
screenwriters and directors who do not know about the Turkish mythic system.
This situation shows that Turkish mythology is not transferred from knowledge to
consciousness. Therefore, since mythical information is not a transmitting
mechanism, it is not possible to use mythical elements in visual media. When we
look at the Western societies, it is seen that there are movies and series with
myths and epic themes. In today's electronic culture environment, we believe that
the screening of a film reproduced based on the basic codes of Turkish mythology
constitutes one of the most common effects that enable the culture to reach the
universal. In the study, the problem of transmitting Turkish mythology through
visual media (movies, TV series, etc.) is especially discussed in terms of
knowledge and consciousness.