Klasik Türk edebiyatında müellifi bilinmeyen veya yanlış müellife atfedilen
pek çok eserin bulunduğu araştırmacıların malumudur. Bu eserlerin kime ait
olduğunun bilinmemesinin veya yanlış bilinmesinin çeşitli sebepleri vardır.
Bu sebeplerden birisi de müellifi muğlak eserlerin farklı nedenlerle daha fazla
şöhret sahibi birine yakıştırılarak atfedilmesidir. Benzer bir sorunun bulunduğu
düşünülen eserlerden biri de Tuhfetü’l-Berere’dir. Mevlânâ’nın Mesnevî’sinden
bazı beyitlerin seçilerek Türkçe, Arapça ve Farsça olarak açıklandığı ve
menkıbelerin yer verildiği bu eserin müellifi, bugüne kadar yapılan çalışmalarda
İsmâ‘îl Rusûhî-i Ankaravî olarak gösterilmiştir. Hâlbuki 17. yüzyılda Mimar
Acem Tekkesi’nin Halvetî şeyhi olan ve aynı zamanda Mevlevilikten de
şeyhlik icazeti alan İsmâ‘îl Habîbî Efendi’nin bazı eserleri ve Tuhfetü’l-
Berere’nin ortaya çıkan iki farklı nüshası, eserin Rusûhî-i Ankaravî’ye değil
İsmâ‘îl Habîbî Efendi’ye ait olduğu neticesini vermektedir. Bu durum açıklığa
kavuşturulmadan önce Klasik Türk edebiyatında bazı eserlerin yanlış müelliflere
atfedilme sebepleri üzerinde durulmuştur. Ardından inceleme konusu eserin
müellifinin bu sebeplerden hangisine veya hangilerine binaen yanlış bildirildiği
ve bu yanlışlığın ne şekilde devam ettirildiği ortaya konmuştur. Devamında
eserin neden Rusûhî-i Ankaravî’ye ait olamayacağı belirtilerek İsmâ‘îl Habîbî
Efendi’ye aidiyetini gösteren hususlar değerlendirilmiştir. Eserin müellifine
dair karışıklık çözüldükten sonra Tuhfetü’l-Berere’deki Türkçe manzum ve
mensur metinler şekil ve muhteva bakımından tanıtılmış ve çalışmanın sonuna
eserden örnekler ilave edilmiştir. Böylelikle bu çalışmada Tuhfetü’l-Berere’nin
ve yazarının edebiyat tarihindeki yerine dair söz konusu hatalar giderilmiş ve
doğrular ortaya konmaya çalışılmıştır.
It is known by researchers that there are many works in classical Turkish
literature whose author is unknown or wrongly attributed. There are various
reasons why these works are not known to whom they actually belong or are
misunderstood. One of these reasons is that ambiguous works are attributed to
someone who is more famous for different reasons. One of the works thought
to have a similar problem is Tuhfetü’l-Berere. The author of Tuhfetü’l-Berere,
in which some couplets from Mevlânâ’s Mesnevî are selected and explained
in Turkish, Arabic and Persian and the stories are included, has been shown
as İsmâ‘îl Rusûhî-i Ankaravî in the studies done so far. However, some of the
works of İsmâ‘îl Habîbî Efendi, who was the Halveti sheikh of the Mimar
Acem Tekke in the 17th century and who also received the sheikh’s license
from the Mevlevi and two different copies of Tuhfetü’l-Berere show that the
work was not attributed to Rusûhî-i Ankaravî, but to İsmâ‘îl Habîbî. Before this
situation is clarified, the reasons why some works in Classical Turkish literature
are attributed to wrong authors are emphasized. Then, it was revealed that the
author of the work examined was misreported based on which of these reasons
and how this mistake was continued. Afterwards, it was stated why the work
could not belong to Rusûhî-i Ankaravî, and the issues showing its belonging to
İsmâ‘îl Habîbî Efendi were evaluated. After the confusion about the author of
the work was resolved, the Turkish verse and prose texts in Tuhfetü’l-Berere
were introduced in terms of form and content, and examples from the work
were added at the end of the study. Thus, in this study, the errors in question
about the place of Tuhfetü’l-Berere and its author in the history of literature
have been eliminated and the truth has been tried to be revealed.