Sinema filmleri diğer tüm sanat eserleri gibi alımlayıcıda birtakım düşünceler ve bu düşüncelere bağlı duygulamlar üretmektedir. İzleyiciyi etkisi altına alacak duygulamların filmde karakter eylemleri ve olaylar kadar film karakterlerin kendilerinin yaşadıkları duygulanımlarla da ilgisi bulunmaktadır. Filmlerde karakterlerin yaşadıkları nefret, hüzün, tiksinme, neşe gibi duygulanımlar doğrudan izleyicide de benzer duygulamlar üretme ve duygudaşlıklar yaratma potansiyeline sahiptir. Karakterin "kıskançlığı" üzerine üretilen sinema imgelerinin ise izleyen üzerinde yaratacağı duygulamların diğer duygulara kıyasla farklılaştığı görülmektedir. Karmaşık bir duygu olan kıskançlık ile ilgili üretilen duygulanım imgeler farklı boyutlarda karşımıza çıkmaktadır. Kıskançlığın sinemada kullanımı bu boyutlar çerçevesinde sürekli değişir. Anlatılarda kimi zaman çatıyı ve genel kurguyu kıskançlık üzerine kurmak mümkünken diğer taraftan olay örgüsünün gelişimini sağlamak bağlamında da kullanımları görülmektedir. Sinemada bir tasarım olarak üretilen kıskançlık duygusu farklı etkilere neden olabilmektedir. Sinema filmlerinde kıskançlığın tasarımında pek çok başka unsur da devreye girer. Kıskançlığın tasarımında genel olarak arzu, garaz, mitolojik, mitojenik kavramları ile film olaylarının çekirdek veya uydu oluşları ile karakter varoluşları da etkilidir. Bu çalışma da kıskançlık duygusunun sinemada özdeşleşleyim (Einfühlung) teorisi ile ilgisi ve diğer estetik varoluş biçimleri araştırılmıştır. Bu araştırma sonucunda kıskançlık duygusunun tasarımlarının diğer duygulara kıyasla farklı duygular yaratmak için kullanıldığı ortaya konulmaktadır. Çalışmada, üretilen teorik çerçeve kapsamında yönetmen Zeki Demirkubuz' un filmlerindeki kıskançlık duygusunun estetik varoluşu incelenmiş ve anlatı düzeyinde farklılıkları ortaya konulmuştur.
Cinema films, like all other works of art, leave thoughts imprinted in the minds of their audience and produce feelings related to these thoughts. The viewer is affected not only by the characters' actions and life events in the film, but is also influenced by the emotions felt by the actors displayed while portraying their role. Feelings such as hatred, sadness, disgust, joy experienced by a character has the potential to create the same emotions in the viewing audience. Cinema that focuses on the meme of jealousy tends to differentiate this emotion from other feelings experienced by characters. Affective images produced about jealousy, which is a complex emotion, appear in different dimensions. The use of jealousy in cinema constantly changes within these dimensions. While it is possible to build the roof and general fiction on jealousy, they are also used in the context of the development of the plot. The sense of jealousy produced as a design in cinema can cause different effects. Many other elements come into play in the design of jealousy in motion pictures. In the design of jealousy, the concepts of desire, grudge, mythological, mitogenic and the existence of the core or satellite of movie events and character existence are also effective. In this study, the role of jealousy in the theory of empathy (Einfühlung) and other forms of existential aesthetics in cinema has been investigated. In addition, the existence of jealousy in the films of director Zeki Demirkubuz is examined. As a result of this research, it is revealed that the design of jealousy is used to create different emotions compared to other emotions. In the study, within the framework of the theoretical framework produced, the aesthetic existence of the sense of jealousy in the films of director Zeki Demirkubuz has been examined and their differences have been revealed.