Özet:
Yerleşik hayata geçen ilk Türk toplumu olan Uygur Türkleri, yerleşik hayat
ve bölgede kurulan düzen neticesinde edebiyat, sanat, tababet, geleneksel meslekler
vb. alanlarda gelişme göstermiştir. İpek Yolu gibi önemli ticaret yolunun Uygur
Türklerinin yaşadığı bölgeyi kapsaması ve çeşitli ülkelerle etkileşim hâlinde olunması
nedeniyle kültür aktarımında önemli bir role sahip olmuştur. Kültür aktarımında farkı
ülkeler, coğrafyalar arasındaki etkileşimin yanı sıra “dil” de önemli bir yere sahiptir.
13. yüzyılda Moğol baskısı dolayısıyla farklı bölgelere kitlesel göçler yaşanmış,
bu açıdan 13. yüzyıl kitlesel göçler ile Türk kültürünün yanı sıra Türk dilinin de geniş
coğrafyalara yayıldığı bir yüzyıl olmuş hatta bu göçler sonucunda Türk dili yeni
dillerin meydana gelmesinde etkili olmuştur. Yine bu süreçte Doğu Türkçesi olarak da
bilinen “Çağatay Türkçesi” şekillenmeye başlamış, 15. ve 20. yüzyıllar arasında ise
Orta Asya’daki Türk topluluklarının ortak yazı dili olmuştur. Uygur Türkleri de 13.
yüzyıldan 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar olan süreçte Çağatay Türkçesiyle divan,
mesnevi, tezkire ve risale gibi türlerde çok sayıda eser vermiştir.
Bu eserler arasında geleneksel meslekleri konu alan ve “risale” olarak anılan birçok
fütüvvetnâme kaleme alınmıştır. Daha çok Kaşgar, Hoten, Yarkent, Kumul ve Turfan
gibi şehirlerde kaleme alınan bu eserler, 19. ve 20. yüzyıllarda Doğu Türkistan’a giden
araştırmacı, seyyah ve misyonerler tarafından toplanarak çeşitli ülkelere götürülmüştür.
Prof. Dr. Adem Öger yürütücülüğünde gerçekleştirilen “Çağatay Türkçesiyle
Yazılan ve Geleneksel Meslekleri Konu Alan Risalelerin Araştırılması, İncelenmesi
ve Yayımlanması” başlığını taşıyan proje kapsamında da İsveç Lund Üniversitesi Jarring Koleksiyonu, St. Petersburg’da bulunan Rusya Bilimler Akademisi Doğu Bilimi Enstitüsü Kütüphanesi, Çin Milletler Üniversitesi Uygur Dili ve Edebiyatı Bölümü, Minzu Üniversitesi’nden orijinal metinleri temin edilen sekiz eser yayımlanmıştır.