Özet:
Gelenekli Türk anlatılarının kökeni mitlere kadar uzanır. Mitolojik dönemde Türk halkı kâinatın, dünyanın, insanların, diğer varlıkların yaratılışı
ve sonları hakkında duyduklarını, düşündüklerini, algıladıklarını, inandıklarını mitlerle (mitos) anlatır. Anlatı (narration, tahkiye) geleneğinin başlangıcı
sayılabilecek mitler insanların yaratılışla ve sona erişle (kıyamet) ilgili yorumlarından oluşmakla birlikte, bu yorumlar zamanla inanç kalıplarına dönüşür. Mitlerin özel anlatıcıları olmamakla birlikte kam, şaman, ozan gibi adlar
verilen sanatçı-din adamları tarafından anlatılanlardan bir kısmı şiir diliyle
dile getirilince daha etkileyici ve kalıcı olur. Halkın nesirle dile getirdiklerini
nazım diliyle söyleyen sanatçı-din adamları “mitos”tan “epos”a geçişi sağlar.
Mitlerin bir kısmı efsaneye dönüşürken, mitolojik efsaneler ve motiflerden
bir kısmı da destanların oluşumunda önemli bir yer tutar. Mitolojik motifler
yalnızca efsanelerde ve destanlarda değil, diğer anlatı türlerinden masallarda
ve destan geleneğinin devamı olan hikâyelerde de yer alır. Anlatılar arası geçişler yalnızca destandan hikâyeye geçişle sınırlı kalmayıp diğer anlatı türleri
arasında da geçişler olabilmektedir. Sözgelimi Dede Korkut anlatılarının mit,
efsane, destan/ hikâye, masal türlerinde örnekleri bulunması da anlatı türleri
arasında geçişler olduğunu / olabileceğini gösterir.
Elinizdeki kitapta halk hikâyeleri, efsaneler/ menkabeler, fıkralar, gelenekli Türk tiyatrosu hakkında ve anlatılardaki bazı motiflerle ilgili araştırmalara / incelemelere yer verilmektedir. “Gelenekli Türk Anlatıları-1” adlı bu kitap
“Âşık Tarzı Halk Hikâyeleri”, “Efsaneler/ Menkabeler”, “Fıkralar”, “Gelenekli Türk
Tiyatrosu” ve “Halk Anlatılarında Mitolojik Simgeler” başlıklarını taşıyan beş bölümden oluşmaktadır.