Özet:
Ebussuûd Efendi, tefsiri İrşâdü’l-aklı’s-selim ilâ mezâyâ’l-Kur’âni’l-
Kerim’in mukaddimesinde asıl adının Muhammed olduğundan bahsetmektedir.
“Ebussuûd Efendi” ifadesi ise onun künyesi veya lakabıdır.
Ona bu lakabın neden verildiği hakkında kaynaklarda yeterli bilgiler bulunmamaktadır.
Babası Şeyh Muhyiddin Muhammed Yavsi, henüz Amasya’da
şehzade olan Bayezid’in dostluğunu ve sevgisini kazanmış, bu
nedenle şehzade Şeyh Muhyiddin Muhammed Yavsi’yi İstanbul’a davet
etmişti. İlk eğitim ve öğretimini babasının yanında yapmış, ondan kelam,
belagat ve tefsirle ilgili çeşitli kitaplar okumuştur. Yavuz Sultan Selim döneminde
çeşitli medreselerde görev yapmıştır. Bir süre sonra baş müderrisliğe
atanmış, Kanunî Sultan Süleyman döneminde Rumeli kazaskerliğine
yükselmiştir. Bu görevi sekiz yıl yürüten Ebussuûd Efendi, Fenârîzâde
Muhyiddin Efendi’nin yerine şeyhülislam olmuştur. Otuz yıla yakın bir
süre bu görevde bulunmuştur. Ebussuûd Efendi, görevi sırasında birçok
yeniliklere imza atmış, Tefsir, fıkıh, kelam, akaid ve tasavvuf alanlarında
eserler vermiş, özellikle fıkhi konularda verdiği fetvaları ve Arapça kaleme
aldığı İrşâdü’l-aklı’s-selim ilâ mezâyâ’l-Kur’âni’l-Kerim adlı tefsiri ön
plana çıkmıştır. O, Osmanlı döneminde yetişen tefsir âlimlerinin çoğunun
Kur’an’ın tamamını tefsir etmek yerine, yazılan tefsirlere haşiye ve talik
yazan müfessirler gibi olmayıp, Kur’an’ın tamamını Arapça tefsir etmiştir.
Bu nedenle ona, “Sultânü’l-müfessirîn, Hatîbü’l-müfessirîn, Hâtimetü’l-
müfessirîn” gibi unvanlar verilmiştir. Ona verilen bu unvanlar, onun
tefsir ilmindeki yerini belirlemiştir. Ebussuûd Efendi, Arapça olarak kaleme
aldığı tefsirini yazarken, Fahreddin er-Râzî’nin (ö. 606/1210) Mefâtîhu’l-
gayb ve Nesefî’nin (ö. 710/1310) Medârikü’t-tenzîl adlı tefsirlerinden
haylice yararlanmıştır. Araştırmada Ebussuûd Efendi’nin tarihe bakışı ve
tarih hakkındaki görüşleri incelenmiştir. Onun tarihle ilgili görüşlerini,
ayetlere getirdiği yorumlar çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Ebussuûd
Efendi’nin tarihle ilgili görüş ve yorumları henüz araştırma konusu
yapılmadığı için ayetlere diği yorumları ve tespitleri incelenerek bir
kanıya varmak mümkün olur.