Özet:
Bilim ve sanat dünyasının birlikte ilgi duydukları bir fenomen olarak sinestezi, bir duyu kipindeki herhangi bir uyaranın başka bir duyu kipinde bir duyum uyandırmasını anlatır. Müziği renkli duymak veya birinin adını renkli görmek sinestezi örnekleridir. Sinestezi fenomeni ilk önce bir anomali gibi algılanmış ve kavram olarak başlangıçta biyolojik bir durumu tanımlamıştır. Fakat zaman için yapılan çalışmalar sinestezinin biyolojik ve kültürel olarak iki türde var olabileceğinin düşünülmesine neden olmuştur. Sinestezi her iki tür için de birlikte algılamak şeklinde kavramlaştırılmıştır. Bu kavramsallaştırma sinestezi fenomeni ve sanat arasındaki köprünün kurulması bağlamında kilit rol oynamaktadır. Böylelikle tarihi süreçte pek çok sanatçının yapay ya da diğer ifade ile kültürel bir sinestezi üretebilmek için çalıştıkları görülür. Bu çalışmada sinestezinin yapay olarak üretilebileceği hipotezinden hareket edilmekte ve ayrıca sinestet olamayan sanat izleyicisinde sinestezik bir etkinin yaratılabileceği fikri ve uygulamaları üzerinde durulmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı gelişen teknolojinin sinestezi deneyimini sanatsal olarak yaratmada oldukça önemli imkanlar sunduğunu göstermek ve çağdaş sanat içinde önemli bir yere sahip olan dijital sanat uygulamalarının sahip oldukları yeni olanakları ile yapay sinestezi üretimini nasıl gerçekleştirdiklerini incelemektir. Nitekim dijital sanatın teknolojik gelişimle yüksek bağlantısı her geçen gün yapay sinestezinin sanatsal bağlamda
yaratılması adına önem taşımaktadır. Bu bağlamda 2016 yılında gerçekleştirilen #The Digital Synesthesia Project"$isimli sanatsal ve bilimsel proje özel bir önem sahiptir. Çalışmada hem sinestezi ve sanat arasındaki genel ilişkinin
gösterilmesi, hem de dijital olanaklar ile sanatsal yapay sinestezi üretilmesi adına bu proje incelenmiştir.