Özet:
Dilbilimciler, kadim dillerin zaman içinde meydana gelen
değişimlere karşı dirençli olduklarını ve özgün karakteristik yapısı içerisinde
yeni kelime ve kavramlar türetme kudretini taşıdığını belirtmektedirler.
Kadim dillerden biri olan Arapçanın özellikle Farsça, Osmanlıca ve
Türkçeyi besleyen aynı zamanda var eden yapısı, bu potansiyelinin
göstergesidir. Arapçanın bu yetkinliği onun öğretimini de her dönemde
önemli bir yere koymuştur. Günümüzde Arapça eğitiminde kullanılan farklı
eğitim metotları benimsenmekle birlikte özellikle bir disipline yeni intisap
edenler için özetlenen bazı pratik metotlar ve kısa yollar buluna gelmiştir.
Bunlardan biri de, sarf ilminde klasik bir yöntem olarak işlevselliği bulunan
ve kelime çekimlerinde uygulanan el şeması çekimi (tasrifât) olarak
adlandırabileceğimiz bir yöntemdir. Morfoloji/Sarf ilminde herhangi bir
kelimenin 13 fiil ve 11 isim varyasyonundan oluşan muhtelife çekimleri,
bunların muttaride şeklindeki alt sîga çekimleri, baplara nakil yoluyla
çoğaltılan sîgaları ve özellikle her birinin zamir çekimleri ile birlikte aşırı
artan kalıpları büyük bir yekûn teşkil etmektedir. Sarf derslerinde
kelimelerin bu yoğun çekimini kolaylaştırıcı unsur olarak bazı tablo, şema ve
renklendirme gibi yöntemler kullanılmaktadır. Bunlardan birisi de el
şemasının resim ve şekli değil; bizzat elin kendisini bu sürece dâhil etme
yöntemidir. Çalışmada bu yöntemin tarihi, mahiyeti, önemi, öğrenciler
üzerindeki etkisi, diğer yöntemlerle mukayesesi ve eğitim sürecine katkısı
değerlendirilecektir. Arapça eğitiminde olağan olmayan şartlar da dâhil
olmak üzere her zaman ve zeminde tek başına yol almak zorunda kalan
öğrencilere ihtiyacı olan pratik metotlar ve görselliği artırılmış materyaller
sağlamak önem arz etmektedir. Bu sebeple sarf eğitimindeki kelime
çekimine farklı bir bakış olan ele alacağımız yöntem, hala işlevselliğini
koruyan önemli konumuyla dikkat çekmektedir. Sondan eklemeli diğer
dillerin aksine Arapçada bir kelime, sonuna, başına ve ortasına aldığı
ilavelerle anlam ve lafız yönünden yeni bir kelimeye dönüşebilmektedir.
Arapça çekimli bir dil olup yeni sözcükler türetilirken veya çekim yapılırken
sözcük kökünde değişiklikler olur. Mesela k-b-l kökünden türetilen kabûl,
kâbil, makbûl, ikbâl, takbil, istikbâl, mustakbel, mukâbele, kâbiliyyet gibi
isim formlarında, bu kökün baplara nakledildiğinde elde edilen fiil
formlarında ve bunların zamirlerle çekimi ile birlikte elde edilen
sığa/formlarda olağanüstü sayıda bir artış gözlemlenmektedir. Bu potansiyel karşısında bir kökten kelime türetme ve çekim usulü bilinmediği takdirde
kökün değişik formları ifade edilememekte ya da kelimenin farklı formları
görüldüğünde bu değişimin amacı ve kelimeye kattığı anlamlar fark
edilememektedir. Çekim yöntemi, otomatik olarak bu becerisini geliştiren
kişiye çekim konusunda geniş bir perspektif kazandıracaktır. Bu tarz bir
uygulamanın sonuçlarının gözlemlenmesi ve sonuç odaklı bu tarz bir
pratiğin imkân ve kazanımlarının ortaya konulması morfolojik yapıda önem
arz etmektedir.