dc.description.abstract |
Kentsel arkeoloji; dünyanın değişen koşullarında, çok katmanlı kentlerde yöntemsel ve yasal yetersizlikler nedeniyle ortaya çıkan sorunlara çözüm arayan bir alandır. Katmanların sağlıklı bir biçimde geleceğe aktarılması için ilgili araştırmaları değerlendirme ve kent yaşamıyla bütünleşme amaçlanmaktadır. Kentsel arkeoloji kent merkezi ve çevresinde var olan arkeolojik mekânlara ilişkin koruma kurtarma planlarını içeren kentli için görünür hale getiren yeni bir yaklaşım biçimidir. Geçmiş ile bugünü bütünlüklü bir şekilde sergileme meselesidir. Yaşayan kentte yer alan arkeolojik veriyi ve yapılan bütün eylemleri kapsamaktadır. I.ve II. Dünya Savaşları arası dönemde savaşın yarattığı tahribatın önlemek amacıyla kentsel arkeoloji alanında çalışmalara başlanmıştır. Kentsel arkeolojinin yeniden inşa sürecinde Avrupa kentlerinin geçmişine dönük araştırmalar yapılmış ve bulgular elde edilmiştir. Bu çalışmalar 1940'lı yıllarda kısmi ve hızlı kazılarla kurtarma arkeolojisi kapsamında ele alınırken 1960 ve sonrası dönemde Kentsel Koruma ve Bütünleşik koruma kavramları kullanılmaya başlanmış ve planlamayı esas alan öneriler sunulmuştur. 1980 ve sonrasında ki süreçte sosyal değişim ve ekonomik durum belirleyici olmuştur. Bu dönemde Washington tüzüğünde koruma planlama sürecinde disiplinler arası çalışmaların önemine vurgu yapılmıştır. 1990-2000 yılları arası dönemde Bütünleşik Koruma Planlarında biricik eserlerin korunmasının gerekliliği, çok yönlü düzenlemelerin yapılması gerektiği dile getirilmiştir. Arkeolojik mirasın korunması ahlaki bir görev olarak ele alınması, yasalar ile desteklenmeli ve etkin yönetimi için gerekli maddi kaynaklar sağlanmalıdır aynı zamanda araştırma takip zorunluluğu getirilmelidir açıklamasında bulunulmuştur. 2000 yılından günümüze kadar geçen sürede gözlenen gelişmeler ise kent ve kentli arasındaki yakınlığın sağlanması, tahribatın önlenmesi, disiplinler arası katı sınırların kalkmasıyla farklı yöntemlerle kapsamlı çalışmaların yapılması ve bilişim teknolojilerinin gelişimiyle karar destek sistemlerinin oluşturulması gündeme gelmiştir. Bu dönemde Valetta ilkeleri arkeolojik kalıntılardan bahseden en kapsamlı ilke özelliğini taşımaktadır. Ülkemizde ise kentsel arkeolojinin çalışmaları 1990'lı yıllarda başladığı görülmekle birlikte henüz istenen seviyeye ulaşmadığı dikkat çekmektedir. Kayseri'de yaşayan insanların kentsel arkeolojik mekânlara ilişkin farkındalığı çalışmamızın ana konusunu oluşturmakla birlikte kentli tutum ve davranışına ilişkin bilgilere bulgular da elde edilmiştir. Kent çokça yerleşim görmüş önemli merkezlerden biridir. Bu sebeple halkın farkındalığı kültürel miras ögelerine karşı tutumu etkileyecek ve kültürel miras ögelerinin ayakta kalmasına olanak tanıyacaktır. Bu çalışmada Kayseri'de yaşayan insanların bulundukları çevrede arkeolojik mekâna ilişkin gözlemlerini ölçmek için anket tekniği kullanılmıştır. Yapılan anket çalışması ile Kayseri'de yaşayan halkın arkeolojik alan ziyaretlerini, kente dair arkeolojik bilgi ve deneyimlerine ilişkin çıktıların elde edilmesi amaçlanmıştır. Anket çalışması aynı zamanda Kayseri'nin arkeolojik tarihine ve yerleşimlerine karşı tutum ve bilgilerini ölçmeye yönelik algı/farkındalık sorularını da içermektedir. Kentsel arkeoloji alanına yeni bir bakış açısı kazandırmak da hedefler arasındadır. Arkeolojik çalışmaların koruma, kurtarma tutum ve önerilerinde eksik kalması nedeniyle ortaya çıkmış olan kentsel arkeolojinin yeterli ilgiyi ve farkındalığı çevresine toplamakta güçlük çektiği gözlenmiştir. Yapılan çalışmaların yeterli seviyede olmadığı görülmekle birlikte konuya olan ilginin giderek arttığı ve çalışmalarda kapsamlı ve her bölge için ayrı bir tutum geliştirilmesi gerekliliği literatürde vurgulanmaktadır. 300 katılımcı ile yürütülen bu araştırmada örneklem grubunda yer alan bireylerin farklı yaş, cinsiyet, gelir seviyelerinden olduğu görülmektedir. Diğer değişkenlerde de gözlenen bu çeşitliliğin bireylerin sahip oldukları farkındalık düzeyleri üzerinde etkili olduğu gözlenmiştir. Bir başka husus ise arkeolojik alanlara erişimle ilgili problemlerin olduğunun görülmesidir. İnternet kullanıcılarının bu konuda daha fazla bilgiye erişebildiği gözlenirken diğer alanlarda eksikliklerin olduğu tespit edilmiştir. Yine kente yakınlığı ya da uzaklığı belediyelerin bu durumla ilgili yaptığı çalışmalar da önemli yer tutmaktadır. Sonuç olarak Kayseri'de yaşayan insanların kent hakkındaki arkeolojik bilgisinin yeterli seviyede olmadığı görülmektedir. Bu anlamda kentin tarihinin, hafızasının, kültürel mirasının korunmasının yolu kentsel arkeoloji alanındaki farkındalık çalışmalarının artırılmasından geçmektedir. Geliştirilecek olan yeni yerel ve genel politikalarla birlikte kent ve kentli arasındaki bağlantılar güçlendirilebilir ve sürdürülebilir bir yapı kazandırılabilir. |
tr_TR |
dc.description.abstract |
Urban archeology is a field that seeks solutions to the problems that arise due to methodological and legal inadequacies in multi-layered cities in the changing conditions of the world. In urban archaeology, it is aimed at evaluating the relevant research and integrating it with urban life in order to transfer the layers to the future in a healthy way. Urban archeology is a new approach that includes conservation and rescue plans for archaeological sites in and around the city center and makes them visible to citizens. It is a matter of displaying the past and the present in a holistic way. It covers the archaeological data and all the actions taken in the living city. In the period between the World Wars, studies in the field of urban archeology were started in order to prevent the destruction caused by the war. During the reconstruction process of urban archeology, research on the past of European cities was conducted, and findings were obtained. While these studies were handled within the scope of rescue archeology with partial and rapid excavations in the 1940s, in the 1960s and onwards, the concepts of urban conservation and integrated conservation began to be used, and suggestions based on planning were presented. Social change and the economic situation were decisive in the period from 1980 onwards. During this period, the importance of interdisciplinary studies in the conservation planning process was emphasized in the Washington Charter. In the Integrated Conservation Plans between 1990 and 2000, it was expressed that unique works should be protected and that multifaceted arrangements should be made. It has been stated that the protection of the archaeological heritage should be considered a moral duty; it should be supported by laws; the necessary financial resources should be provided for its effective management; and at the same time, research should be obliged to follow up. The developments observed in the period from 2000 to the present day include ensuring the closeness between the city and its citizens, preventing destruction, carrying out comprehensive studies with different methods with the removal of strict interdisciplinary boundaries, and creating decision support systems with the development of information technologies. In this period, the Valletta principles are the most comprehensive principles when talking about archaeological remains. It seems that urban archeology studies started in our country in the 1990s, but it is noteworthy that they have not yet reached the desired level. Although the awareness of people living in Kayseri regarding urban archaeological sites is the main subject of our study, findings regarding urban attitudes and behavior have also been obtained. The city is one of the important centers, with many settlements. For this reason, public awareness affects the attitude towards cultural heritage items and allow cultural heritage items to survive. In this study, a survey technique was used to measure the observations of people living in Kayseri regarding the archaeological site in their environment. The survey study aimed to obtain outputs regarding the archaeological site visits of the people living in Kayseri and their archaeological knowledge and experiences about the city. The survey also includes perception and awareness questions to measure attitudes and knowledge towards Kayseri's archaeological history and settlements. Giving a new perspective to the field of urban archeology is also among the goals. It has been observed that urban archeology, which emerged due to the lack of conservation and rescue attitudes and suggestions in archaeological studies, has difficulty attracting sufficient interest and awareness. Although it seems that the studies carried out are not at a sufficient level, it is emphasized in the literature that interest in the subject is increasing and that there is a need to develop a comprehensive approach for each region in the studies. In this research conducted with 300 participants, it is seen that the individuals in the sample group are of different ages, genders, and income levels. It has been observed that this diversity, which is also observed in other variables, has an impact on the awareness levels of individuals. Another issue is that there are problems with access to archaeological sites. While it has been observed that internet users can access more information on this subject, it has been determined that there are deficiencies in other areas. Again, the studies carried out by municipalities regarding this situation, whether close to or far from the city, also play an important role. As a result, it is seen that the archaeological knowledge of the people living in Kayseri about the city is not at a sufficient level. In this sense, the way to preserve the history, memory, and cultural heritage of the city is through increasing awareness studies in the field of urban archaeology. With new local and general policies to be developed, the connections between the city and its citizens can be strengthened, and a sustainable structure can be achieved. |
tr_TR |