dc.description.abstract |
Asırlardır süregelen ve zengin bir kültürü bünyesinde barındıran klasik Türk edebiyatı bugün de karşımıza yeni temsilcilerini çıkarmaktadır. Kaynaklarda bugüne kadar adına rastlamadığımız, bu tez çalışmasıyla gün yüzüne çıkaracağımız Rüşdî de bu zengin kültürel mirasın bir parçasıdır. Asıl adı Mustafa Rüşdî olan şairin hayatına dair ulaşabildiğimiz tek kaynak kaleme aldığı Şiir Külliyâtı'dır. Çorumlu olduğunu düşündüğümüz şair, klasik Türk edebiyatının Batılılaşma hareketiyle değişerek eski değerini yitirdiği 19. asrın sonu ile 20. asrın başlarında yaşamış ve o dönemde gelenekten kopmamış bir muhasebe memurudur. Şiirlerinde dini-tasavvufi konuları işleyen şair, Şeyh Ali namındaki şeyhinin Abdulkadir Geylânî'ye bağlı olduğunu dile getirmesiyle Kadiri tarikatını benimsediği muhtemeldir. Mehmet Fatih Köksal'ın şahsi kütüphanesinde yer alan bu Külliyât'ın yazılış tarihi eserde yer almamaktadır. Ancak şiirlerinde yer alan bilgi kırıntılarından hareketle farklı zaman dilimlerinde yazıldığı aşikardır. Müellif hattıyla yazdığı Şiir Külliyâtı Rüşdî'nin şimdilik tespit edilen tek eseridir. 337 sayfadan oluşan Külliyât'ın dili, eserin geneli itibariyle sade ve anlaşılır olsa da yer yer bazı manzumelerde ağırlaştığı da görülmektedir. Okuyana ve dinleyene mesaj verme amacı güden Rüşdî, şiirlerinde şekilden ziyade anlama önem vermiş dolayısıyla da nazım şekli ve aruz vezni kurallarında fazlaca kusurlar yapmıştır. Anlama daha fazla önem veren şair; Allah sevgisi, peygamber sevgisi, fenafillaha kavuşma arzusu, sevgilinin güzelliği, vahdet, ayrılık, gurbet, geçim sıkıntısı ve kahramanlık konulu şiirler yazmıştır. Bunun yanı sıra savaşın ve yokluğun olduğu bu dönemde zor koşullar altında yaşayan insanları, içinde bulunduğu şartların memnuniyetsizliğini anlatarak döneme ayna tutmuştur. Bu çalışma ile Külliyât'ta yer alan şiirlerin transkripsiyonlu metni oluşturularak şekil ve muhteva açısından incelenmiş aynı zamanda kaynaklarda hakkında bilgi bulunmayan Rüşdî'nin hayatı ve edebi kişiliği şiirlerinden hareketle tespit edilmiştir. Böylece klasik Türk edebiyatına Rüşdî mahlaslı yeni bir şair ve bu şairin müstakil şiirlerinin bulunduğu "Şiir Külliyâtı" olarak adlandırdığımız bu eser kazandırılmaya çalışılmıştır. |
tr_TR |
dc.description.abstract |
Classical Turkish literature, which has been going on for centuries and embodies a rich culture, brings us new representatives today. Rushdi, whose name we have not come across until today in resource and whom we will unearth with this thesis, is also a part of this rich cultural heritage. The only source we have access to about the life of the poet, whose real name was Mustafa Rushdi, is the "Şiir Kulliyâtı" he wrote. The poet, who we think is from Çorum, is an accounting clerk who lived in the late 19th and early 20th centuries and did not break away from tradition at that time, when classical Turkish literature lost its old value by changing with the Westernization movement. It is probable that the poet, who dealt with religious-sufistic topics in his poems, adopted the Qadiri sect as he stated that his sheikh named Şeyh Ali was affiliated to Abdulkadir Geylani. The date of writing of this Kulliyât, which is in Mehmet Fatih Köksal's personal library, is not included in the historical artifact. However, based on the fragments of information in his poems, it is clear that they were written in different time periods. The Şiir Kulliyâtı, which he wrote in the author's calligraphy, is Rushdi's only existing work. Consisting of 337 pages, the language of the Kulliyât is simple and comprehensible in general, but it is also seen that it becomes heavy in some verses. Rushdi, who aimed to give a message to the reader and listener on the grounds of the localization movement and ''Hikemî'' style, gave importance to meaning rather than form in his poems, and therefore made many mistakes in the rules of verse form and prosody. The poet, who gave more importance to understanding, wrote poems on the love of Allah, the love of the prophet, the desire for reunion, the beauty of love, wahdat, separation, expatriation, hardship and heroism. In addition, in this period of war and poverty, he mirrored the period by describing people living under difficult conditions and the dissatisfaction of the conditions they were in. With this study, the transcribed text of the poems in the Kulliyât was created and analyzed in terms of form and content, and the life and literary personality of Rushdi, about whom there is no information in the sources, was determined based on his poems. Thus, a new poet with the pseudonym Rushdi and this work, which we call "Şiir Kulliyâtı", which contains the poet's individual poems, has been tried to be brought to classical Turkish literature. |
tr_TR |