Türkiye ve Suriye iki komşu ülke olarak uzun yıllardır ticari, siyasi ve ekonomik bağ içerisindedir. Bu iki ülke bir sınır hattı ile ayrılmış olsa da akrabalık bağları tarih boyunca çok güçlü olmuştur. Suriye’nin Osmanlı hâkimiyetinden uzaklaşarak bağımsızlığını ilan etmesiyle kopuş gerçekleşmiştir. Türkiye ise bağımsız bir Cumhuriyet olarak varlığını devam ettirmiştir.
Dünya ise İkinci Dünya Savaşından sonra iki kutuplu bir noktaya dönüşmüştür. Bu iki kutbun bir tarafında ABD, diğer tarafında Sovyetler Birliği bulunmaktadır. Hem Suriye hem de Türkiye, güçlü bir Osmanlı mirasının içinden bir anda kendilerini milli kimliklerini tamamlamaya çalışan Ortadoğu ulusları olarak buldular. Birinci Dünya Savaşıyla ortaya çıkan emperyalizm şekil değiştirip kapitalizme evrilirken, petrol bir yer altı kaynağı olmaktan çıkıp savaş unsuru haline dönüşmekteydi. Ortadoğu artık hem Soğuk Savaşın iki süper gücünün güç savaşına şahitlik ediyordu hem de emperyalist güçlerin petrolü elde etme çabasına.
Soğuk Savaş süresi boyunca dünya, bu iki ülkenin birbiriyle olan rekabetine şahit oldu. Soğuk Savaş boyunca Sovyetler Birliği tüm dünyaya komünizmi yayarak varlığını devam ettirmek istiyordu. ABD ise emperyalizmi yayarak, bölgesel milliyetçilikleri destekliyor, küresel çapta bir savunma teşkilatı oluşturmak istiyordu. Türkiye, Sovyetler Birliği’nden duyduğu endişe ile batıyla sıkı bir ittifak içine girerken aynı zaman da Amerika’nın taleplerini yerine getirmeye hevesli bir ülke konumuna gelmekteydi. Batı ittifak sistemlerinin içerisinde yer almayı çok isteyen Türkiye, bu uğurda Kore’ye asker gönderirken soğuk savaşın iki gücünden birini seçmiş oluyordu. Amerika oluşturduğu bölgesel siyasal ittifak sistemleri ile Ortadoğu’nun düzenini sağlamaya çalışırken aynı zamanda olası bir komünist istilayı önlemeye çalışıyordu. Bu uğurda İngiltere ile perde arkasından işbirliği yapmaktan çekinmeyeen ABD, İsrail ile de iyi ilişkiler kurmuştur. Sovyetler Birliği ise Ortadoğu’nun popüler ve başına buyruk lideri Cemal Abdül Nasır ile ittifak kurarken onun üzerinden Suriye’yi ele geçirmek istemiştir. Tezimizin ikinci bölümünde de bahsedildiği üzere Sovyetler Birliği ve Suriye’nin bu yakınlaşması bölgesel çapta Türkiye ve Suriye’nin arasını açarken küresel çapta ABD ve SSCB’nin bir buhran yaşamasına neden olmuştur.
1957’nin Ağustos ayı içerisinde krizin temelleri oluşmaya başlamış Eylül, Ekim ve Kasım aylarında Türkiye ve Suriye arasında ciddi şekilde krizler yaşanmıştır. Türk basını 1957 seçimleri ile beraber bu buhrana sayfalarında ve köşelerinde geniş yer ayırmıştır. Her ne kadar iktidara yakın ve iktidara muhalif gazeteler arasında söylem
VII
farkı olsa da dönemin gazeteleri -buna yerel gazetelerde dahildir- bu buhrana gereken önemi vermiştir. Bu dönemde köşe yazarları dış haberlerle beraber aldıkları istihbaratları birleştirmişler gerek köşelerine düşüncelerini aktarmışlar gerekse de söyleşiler yapmışlardır. Fakat şunu da söylemek gerekir ki Türkiye ve Suriye arasında meydana gelen krizin dış dinamikleri kadar içsel dinamikleri de krizin oluşmasında önemli rol oynamıştır. Çünkü 1957 yılında seçim dönemine giren Menderes Hükümeti hem Amerika’dan mali destek almak için hem de kendi gücünü milliyetçilik üzerinden pekiştirmek için krizin kolaylıkla yatışmasına izin vermemiş krizden faydalanmak yoluna gitmiştir. Her ne kadar Türk basını milli konu olması noktasıyla hükümete ağır ithamlar getirmişse de köşe yazarları köşelerinde gerekli olan eleştirileri yapmıştır.
Türkiye ve Suriye arasında meydana gelen bu buhran, bölgesel çapta ki bir rahatsızlıktan kaynaklansa da küresel bir hadisiye dönüşmüş ve soğuk savaşın önemli hadiselerinden biri olarak tarihteki yerini almıştır.Türk basını 1957 Türkiye Suriye krizinin üzerinde hassasiyetle durmuştur.
Turkey and Syria have commercial, political and economical relationship for a long time. Even if they are seperated with a boundary line, this two country have strong relationship in the history. As Syria move away from the domination of Ottoman, seperation of the countries occured and Turkish Republic was established.
After the World War II, the World structure has become bipolar. In this polarization, one side is United States and the other side is The Soviet Union. Both Syria and Turkey have become a independent Middle East countries while they are trying to define its national identity. As Imperialism has become to capitalism with the World War I, a petroleum source come up as a war element. Then Middle East witnessed both the Cold War which between two Super Power and Imperialist Powers which efforts the obtain petroleum sources.
As long as Cold War, World has witnessed this competition which occurs between two Super Power. Also The Soviet Union wanted to continue its existence by spreading communism to all over the World. Besides United States wanted to create global defence organization by spreading imperialism and supporting regional nationalisms. Turkey has entered into a close alliance with the West but also with the concern that the The Soviet Union, also was coming to a country eager to fullfill the demands of the United States.
Turkey was willing to be taken part in Western Alliance, so they sent troop to Korea and that’s why they had choosen one of the two power. While America was trying to maintain the order of the Middle East with the regional political alliance systems, they were also trying to prevent a possible communist invasion. They have also established good relations with the Israel and they do not hesitate to cooperate with the UK behind the scenes. While The Soviet Union formed an alliance with the popular and commanding leader of the Middle East, Jamal Abdul Nasser, they also seize Syria over him. As mentioned in the second part of thesis, The rapprochement between Soviet Union and Syria, disrupt the relationships between Turkey and Syria in local area, have caused a crisis of USA and USSR in global area.
Foundations of the crisis have begun in August 1957, than there has been a serious crisis between Turkey and Syria in September, October and November. The Turkish Press, along with the 1957 elections, allocated a large amount of space on its pages and corners. Although the difference in speech between the ruling and opposing
IX
newspapers, local newspapers and others have given the necessary attention. In this period, columnists combined the external news with the secret informations and they conveyed their thoughts to the column and made interviews. Must be said that not only the external dynamics but also the internal dynamics of the crisis that occured between Turkey and Syria played an important role in creating the crisis. The Menderes government, which entered the election period in 1957, did not allow for settlement of the crisis easily because they have gone to benefit from the crisis to receive financial support from the US as well as to consolidate its own power over nationalism. Although the Turkish Press has made heavy accusations at the point of being a national issue, the columnists have made the necessary criticisms in their corners.
This crisis occurred between Turkey and Syria, it is due to a disturbance on a regional scale in a global Hadith transformed and press almıştır.türk his place in history as one of the most important events of the cold war has stopped with precision on the 1957 Turkey Syrian crisis.