Abstract:
Çocukluk ve ergenlik dönemleri, değişim ve gelişimin en fazla olduğu dönemlerdir. Bu dönemlerde meydana gelen
psikososyal problemler çocuklarda zayıf iletişim becerileri, saldırganlık, içe kapanıklık ve yaşı ile uyumlu oyun
seçememe gibi davranış bozukluklarına neden olmaktadır. Ruhsal hassasiyet ve kırılganlığın en yüksek olduğu
çocukluk ve ergenlik dönemlerinde psikososyal iyi olma halini korumaya ve geliştirmeye ihtiyacın olduğu açıktır.
Bundan dolayı, farklı yaş gruplarına ait ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak aile, öğretmenler ve ruh sağlığı ekibi
iş birliği içerisinde olmalıdır. Ruh sağlığı ekibinin içerisinde ergoterapistlerin rolü önemlidir. Ergoterapistler,
psikososyal yönden çocuğu kapsamlı bir şekilde değerlendirerek ekibe tanı ve müdahale için rehberlik etmektedir.
Ergoterapi referans çerçeveleri ve modellerine göre psikososyal yönden iyi olma, okupasyonel performans ve
katılım açısından gereklidir. Ergoterapistler, müdahale sürecinde çocuk ve ergenlerin psikososyal performansını
geliştirmek için oyun, serbest zaman ve eğlence aktiviteleri gibi okupasyonları tedavi edici araç olarak
kullanmaktadırlar. Müdahale sürecinde okupasyonları kullanmak, davranışsal uyumu, iletişim ve etkileşim
becerilerini, benlik saygısını ve katılımı artırarak bireylerin psikososyal performansını geliştirmektedir. Bu süreçte,
ailenin de çocukla birlikte müdahale sürecine katılması tedavi sürecinin daha etkili ve hızlı ilerlemesi açısından
önem arz etmektedir. Son yıllarda ergoterapistler tarafından çocuk ve ergenlere yönelik ruh sağlığını koruyucu ve
geliştirici çalışmalar artış göstermektedir. Yapılan çalışmalar incelendiğinde, sosyal beceri eğitimi, yaşam becerileri
eğitimi ve bilişsel-davranışçı terapiler çocuklarda ve ergenlerde psikososyal performansı geliştirmek için en sık
kullanılan etkili yöntemlerdir. Ayrıca sosyal ve yaşam beceri eğitimlerinin ruhsal bozukluğu olan çocuklarda
saldırgan davranışlar ile başa çıkabilme, plan yapma, problem çözme, duyguları ifade etme gibi becerileri geliştirdiği
belirtilmektedir. Bilişsel-davranışçı terapilerin ise okula uyum davranışı, sosyal ve duygusal işlevler, akran
ilişkilerinde gelişme ve depresyon belirtilerinde azalmalar sağladığından literatürde bahsedilmektedir. Ruhsal
bozukluğa sahip çocukların ve ergenlerin psikososyal açıdan iyi olma halinin korumaya ve geliştirmeye yönelik
ergoterapistlerin bu yöntemleri kullanmalarını yaygınlaştırmaları gerekmektedir. Çocuk ve ergen ruhsal
bozukluklarında psikososyal problemler kapsamlı bir şekilde incelendikten sonra okupasyon temelli ergoterapi
müdahaleleri ile bu çocuklar psikososyal açıdan desteklenmelidir.