Türkiye'nin hem tarihi hem de jeopolitik konumu bakımından Orta Doğu bölgesi ile olan münasebetlerinin en büyük bileşenlerinde belki ilk sırayı Arap ülkeleri alır. Maalesef günümüzde Orta Doğu coğrafyasında bir boşluk oluştuğu da bir gerçektir. Ancak şu da bir hakikattir ki, Türkler ile özdeşleşen Müslümanlığın da tesiriyle Türk-Arap münasebetleri coğrafyadan ve tarihten gelen köklü bağları ile bugün olduğu gibi gelecekte de devam edecektir. Türklerin ve Arapların tarihte ilk karşılaşmaları 7. Yüzyıla kadar uzanır. Müslüman Araplar Hz. Ömer zamanında Nihavent Savaşını (642 yılında) kazanıp İran'da kurulmuş olan Sasani devletini yıktı. Araplar daha sonra doğuya yöneldiler ve Ceyhun ırmağına ulaşınca bu ırmağın ötesindeki Türkler ile karşılaştılar. 751 yılındaki Talas Savaşı ise bir dönüm noktası oldu. Türk ve Arap ilişkilerinde yeni bir dönem başladı ve her iki milletin tarihi pek çok yerde kesişti. Osmanlı Devleti'nin yıkılmasıyla Batılı ülkelerin hâkimiyeti altına giren Arap ülkeleri sonraki dönemlerde bağımsız bir dış politika izleyememişlerdir. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşına otoriter güçlerin etkisinde kalarak katılması, Arap topraklarını Osmanlı'dan koparmış, toprakları işgale uğramış ve Osmanlı Devleti'nin tarih sahnesindeki ömrünü tamamlamasına neden olmuştu. Elde kalan son toprak parçası Anadolu üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temel prensiplerini Misak-ı Milli oluşturuyordu. Cumhuriyet yönetimini getiren kadronun amacı Türkiye'yi muhasır medeniyet seviyesine getirme, aydınlanmacı ve ilerlemeci yaklaşımla milli devlet ideallerini gerçekleştirmekti. Osmanlı döneminde yüzeysel kalan batılılaşma Atatürk ve İnönü döneminde İdari, kültürel, teknolojik, bilimsel alanlarda model alınarak hız kazanmıştır. Birinci Dünya Savaşı, Milli Mücadele, Cumhuriyet'in Kuruluşu ve İkinci Dünya Savaşı dönemlerinde iktidarı elinde tutan kadro tarihin dönüm noktalarına tanıklık etmiş bir nesildi. Türkiye'nin kuruluş aşamasında özellikle "Musul ve Hatay Sorunu" Araplarla ilişkilerimizi belirleyen en önemli konulardan olmuştur. Atatürk Dönemi'nde bu sorunların çözümüne yönelik önemli adımlar atılmış olmasına rağmen Milli Şef İnönü Dönemi'nde "Hatay Meselesi" gibi Türkiye açısından hayati önemde ki konuların çözümü mümkün olmuştur. Bu çalışmada tarihte Türk-Arap münasebetlerine genel olarak değinildikten sonra Milli Şef İsmet İnönü dönemindeki Türk-Arap ilişkilerine ve Arap ülkeleriyle meydana gelen gelişmelere odaklanıldı. Mili Şef Döneminde gerek sınır komşularıyla gerekse diğer Arap ülkeleriyle ilişkiler, ancak bazı Arap ülkelerinin İngiliz ve Fransız sömürgesi altında olması Türkiye ile olan ilişkilerini sınırlandırmıştır. Anahtar Kelimeler: Türk-Arap ilişkileri, Milli Şef Dönemi, Orta Doğu, Arap Ülkeleri ve Türkiye.
Due to geographical location and historical background of Turkey, it was forced to build relationships with most Arab countries in the Middle East. Unfortunately, there is a gap in the Middle East today. However, it is a fact that Turkish-Arab relations will continue with their deep-rooted ties from geography and history, just as the today, under the influence of Islam, which is identified with the Turks. The first encounters of Turks and Arabs in history date back to the 7th century. During the reign of Omar, Muslim Arabs he won the Battle of Nihavent (642) and destroyed the Sassanian state which was founded in Iran. The Arabs then headed east and reached the river Ceyhun and met with the Turks beyond this river. The Battle of Talas in 751 was a turning point. A new era began in Turkish and Arab relations and the history of both nations intersected in many places. Arab countries, which came under the dominance of Western countries with the collapse of the Ottoman Empire, could not follow an independent foreign policy in the following periods. The participation of the Ottoman Empire in World War I under the influence of authoritarian forces led to the separation of the Arab lands from the Ottoman Empire. So its lands were invaded and withdrawn from the stage of history. Republic of Turkey, founded on a piece of land left end and get the basic principles of the Misak-ı Milli was adopted. The aim of the team that established the republican regime to Turkey was to bring contemporary level of civilization, was to achieve the ideals of the national state with an enlightenment and progressive approach. Westernization, which remained superficial during the Ottoman period, gained momentum in the administrative, cultural, technological and scientific fields during Atatürk and İnönü. During I. World War, War of Independence, Foundation of Republic and the World War II, Those who had power were a generation that witnessed the turning points in history. During the establishment of Turkey, especially in "Mosul and Hatay Issue" has been one of the most important issues determining our relations with the Arabs. Although important steps were taken towards the solution of problems in period of Gazi Mustafa Kemal Atatürk, issues as "Hatay Problem" were possible to solve the issues of vital importance for Turkey during period of the National Chief İnönü. In this study, the Turkish-Arab relations in general were mentioned. And then, on Turkish-Arab relations and developments with Arab countries during the period of National Chief İsmet İnönü were focused by us. During the period of the National Chief, relations with the border neighbors and other Arab countries were tried to be developed. However, relations between Arab countries under the control the British and French and Turkey have been limited. Keywords: Turkish-Arab relations, the period of National Chief, Middle East, Arab countries and Turkey.