1970'li yıllar Amerika Birleşik Devletleri'nin siyasal ikliminin oldukça çalkantılı olduğu ve özellikle mevcut yargısal düzenin sorgulandığı bir dönemdir. Söz konusu dönemde ortaya çıkan ve gelişen Eleştirel Hukuk Çalışmaları, dönemin hukuk teorisi ve pratiği arasındaki ilişkinin hukuk teorisyenleri tarafından eleştirel bir değerlendirmesidir. Öte yandan aynı dönemde yaşanan bazı büyük çevresel felaketler, sanayileşme, kentleşme ve nüfus artışı ise, çevre sorunlarının gündeme daha fazla taşınmasına neden olmuştur. Özellikle de çevre konusunda farklı disiplinlerde çalışmalar yürüten akademisyenler ile çevre protesto hareketleri çevre sorunlarının kamuoyunda farkındalığını arttırmıştır. Çevre sorunlarının çözümü ve çevrenin korunması çevre hukuku ve politikalarıyla sağlanmaya çalışılmıştır. Ancak çevre politikalarına ve hukukuna yön veren küresel, uluslararası ve ulusal düzenlemeler çevre sorunlarına yüzeysel çözümler sunmaktan öteye geçememiştir. Eleştirel Hukuk Çalışmaları genel olarak mevcut hukuk düzeninin toplumsal sorunların çözümünde yetersiz kaldığını savunur. Eleştirel Hukuk Çalışmaları teorisyenlerinin hukuka yönelik eleştirileri çevre hukuku söz konusu olduğunda da geçerliliğini korumaktadır. Bu çalışmada Türkiye'de çevre politikaları ve çevre hukuku, 1989'dan günümüze kadar gelen Bergama siyanür karşıtı hukuksal-toplumsal mücadelesi üzerinden ele alınmış ve bu mücadele toplumsal, ekonomik, politik ve çevresel açıdan incelenerek bütüncül bir yaklaşımla irdelenmiştir. Bu doğrultuda çevre politikası ve çevre hukukunun geçtiği tarihsel süreçler Eleştirel Hukuk Çalışmaları perspektifinden değerlendirilmiştir. Sonuçta ilgili kamu kurumları ve maden şirketinin çevrenin korunmasına yönelik yargı kararlarını uygulamaktan kaçınmasının Eleştirel Hukuk Çalışmaları teorisyenlerinin de savunduğu tezleri destekler nitelikte olduğu, yani hukuk teorisi ile pratiğinin esasında her zaman örtüşmediği ortaya konmaya çalışılmıştır. Tezin amacı, Eleştirel Hukuk Çalışmaları'nın kavramsal çerçevesini çizerek, çevre politikası ve hukukunun geçtiği tarihsel süreçlerini de göz önüne alarak Eleştirel Hukuk Çalışmaları perspektifinden Bergama köylülerinin siyanür mücadelesini bütünsel bir şekilde incelemektir. Tezin önemi ise çevre politikası ve çevre hukukunun Eleştirel Hukuk Çalışmaları perspektifinde ele alınmamış olması nedeniyle yeni bir bakış açısı getirerek, sınırlılığını oluşturan Bergama siyanür mücadelesinin bütünsel değerlendirilmesine katkı sağlayacak olmasıdır.
The 1970s were a decade of political unrest in the United States, which brought into question the legitimacy of the country's judicial system. In the same period emerged the Critical Legal Studies Movement, which involves legal scholars' assessment of the relationship between legal practice and legal theory. At the same time, environmental disasters, industrialization, urbanization and population growth brought environmental issues into the limelight. Academics from various disciplines and environmental protest movements with varying emphases have heightened public awareness of environmental issues. Environmental problems have been addressed and environmental protection has been granted through environmental law and environmental politics. However, Critical Legal Studies adherents claim that laws are ineffective in solving social problems. Their criticism of law also applies to environmental law. Global, international and national regulations of environmental law and environmental politics provided only a superficial solution to environmental problems. Turkey's environmental politics and law will be dealt with using the case of the Bergama movement which emerged at the end of the 1980s. The thesis takes a comprehensive approach examining the Bergama movement socially, economically, politically and environmentally. It intends to demonstrate that the non-implementation of judicial decisions by the public institutions and the gold mining companies supports the thesis of Critical Legal Studies that legal practice and legal theory don't converge. By considering the chronological evolution of environmental politics and environmental law and by providing the conceptual framework for Critical Legal Studies, the aim of this thesis is to study in a comprehensive manner and from a Critical Legal Studies perspective the Bergama villagers' struggle against the use of cyanide-leaching method in the Bergama gold mine. Given the fact that environmental politics and environmental law haven't been examined from a Critical Legal Studies perspective, the importance of this thesis resides in contributing to present a holistic evaluation of the Bergama Movement by offering a new perspective.