Özet:
Modern zamanların sıkça duyulan, başat nitelendirmelerinden bir tanesi,
“yarın ya da gelecek kaygısı”. Birey için de toplum ve dünya için de benzer
kaygılardan söz etmek mümkündür. Bireyin kendi kişisel tarihi ve yarını ile
dünyanın geleceğini bu denli irtibatlandırdığı bir başka tarih dilimi olmuş
mudur, sorgulanması gereken bir durum olarak dikkat çekmektedir. Zira
küresel ölçekli sorunlar olarak ilk akla gelenler listesinde yer alan
silahlanma, savaşlar, göçler, ekonomik krizler, iklim krizi vb. olgular olayın
tarafı olan olmayan herkesi etkisi altına almaktadır. Eğitim öğretim
süreçlerinin öğrenen açısından en temel amaçları arasında, bireye yansıtıcı
düşünme, metabiliş vb. düşünme stilleri noktasında katkı sunmak yer
almaktadır. Bu düşünme stilleri sayesinde bireyin, yaşadığı çağın ürettiği
kriz ve tehditlerle baş edebilmesi beklenmektedir. Konuya din öğretim
süreçleri açısından bakıldığında, bireyin hayata ve ölüme dair anlam
üretmesi, yaşarken başına gelen üzüntü veren ya da sabrını zorlayan
durumlar karşısında psikolojik bütünlüğünü koruması noktalarında din
eğitiminin sunduğu katkı bilinmektedir. İslam düşüncesinde “gayb” adı
altında geleceğe ve yarına dair bir bakış açısı bir kavrayış biçimi mevcuttur.
Bildiride, kendisinin ve dünyanın yarını hakkında Müslümanın nasıl
pozisyon alması gerektiği ve yarın algısının boyutları noktasında, “gayb”
kavramı ekseninde, Kur’an-ı Kerim merkezli bir analizde bulunulmaktadır.
Sünnetten örnek rivayetlere başvurularak, Rasûlullah’ın (as) öğretim
metodunda “gelecek/yarın” algısının önemine yer verilmektedir.