Halk bilimi, ülkenin ya da belirli bir alanda yaşayan halkın, geleneklerini, sözlü kültür
ürünlerini, mutfaklarını, inanışlarını, müziklerini, giysilerini, törenlerini, mimarilerini,
oyunlarını kısaca tüm kültürel öğelerini inceleyip araştıran, kültürde meydana gelen olumlu
ya da olumsuz değişimleri-dönüşümleri inceleyen, incelemeler sonucunda kültürün
karşılaştığı sorunları çözen bilim dalıdır. Uygulamalı halk bilimi ise 20. yüzyılın ilk
yarısından itibaren oluşmaya başlayan yeni bir alt disiplindir. Uygulamalı Halk Bilimi,
küreselleşmenin beraberinde getirdiği zararlı değerin toplumda oluşturduğu bozulmaları
etkili çözüm yöntemleriyle iyileştirmektedir. Ayrıca kültürün unutulmuş veya unutulmaya
yüz tutmuş kültürel değerlerini eski canlılığına kavuşturmak adına yaptığı çalışmalar,
kültürel mirasımızın varlığını ve sürekliliğini koruyarak kuşaktan kuşağa aktarımını da
sağlamaktadır. Fakat yaşanan güncel gelişmeler ve kültürel çeşitliliğin yok olacağı fikrinin
oluşturduğu kaygı ile endişenin sonucunda kültürel mirası koruma alanının, somut kültürel
unsurlardan somut olmayan kültürel unsurlara doğru genişlemesine yol açmıştır. Bu
konudaki en önemli gelişme UNESCO’nun 2003 yılında kabul ettiği Türkiye’nin de 2006
yılında taraf olduğu “Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi” ile birlikte,
kültürünün korunması, yaşatılması ve aktarılması konusu küreselde büyük farkındalık
yaratmıştır. Bu farkındalık ile birlikte müzecilik alanında mirasın yaşatılması ve aktarımı
adına etkili çalışmaların yapıldığı dönem başlamıştır. Bu dönemin en önemli meyvesi
uygulamalı halk bilimi müzelerinin kurulmasıdır. Uygulamalı halk bilimi müzelerinde,
canlandırma, deneyimleme, anlatıcı kullanma gibi uygulamalarla somut ve özellikle somut
olmayan kültürel miras ürünleri gelen ziyaretçilere aktarılmak istenmektedir. Bu bağlamda
tezde, Türkiye’deki uygulamalı halk bilimi müzeleri tanıtılacak, müzeleri konu alan
çalışmalarla birlikte “Kapadokya Yaşayan Miras Müzesinde” gerçekleştirilen alan çalışması
ve çalışmada elde edilen analiz verileri incelenecektir. Tüm bu bilgiler neticesinde
uygulamalı halk bilimi müzelerinin kültürel miras farkındalığı oluşturmadaki işlevi
saptanacaktır.
Folklore is the branch of science that examines and investigates the traditions, oral culture
products, cuisines, beliefs, music, clothes, ceremonies, architectures, games, in short, all
cultural elements of the country or the people living in a certain area, examines the positive
or negative changes and transformations that occur in culture, and solves the problems faced
by culture as a result of the examinations. Applied folklore is a new sub-discipline that began
to form from the first half of the 20th century. Applied folklore improves the deterioration
created in society by the harmful value brought about by globalization with effective solution
methods. In addition, the works carried out in order to restore the forgotten or forgotten
cultural values of the culture to their former vitality also ensure the transmission of our
cultural heritage from generation to generation by preserving its existence and continuity.
However, as a result of the current developments and the concern and concern created by the
idea that cultural diversity will disappear, the expansion of the cultural heritage protection
area from concrete cultural elements to intangible cultural elements has led to the expansion.
The most important development in this regard has created great awareness globally on the
preservation, survival and transmission of culture with the "Convention for the Protection of
Intangible Cultural Heritage" adopted by UNESCO in 2003 and to which Turkey became a
party in 2006. With this awareness, the period in which effective studies were carried out in
the field of museology on behalf of the survival and transfer of heritage began. The most
important fruit of this period is the establishment of museums of applied folklore. In applied
folklore museums, concrete and especially intangible cultural heritage products are wanted
to be transferred to the visitors with applications such as animation, experimentation and the
use of narrators. In this context, in the thesis, applied folklore museums in Turkey will be
introduced, and the field study carried out at the "Cappadocia Living Heritage Museum" and
the analysis data obtained from the study will be examined together with the studies on
museums. As a result of all this information, the function of applied folklore museums in
creating cultural heritage awareness will be determined.